Türkiye, sürdürülebilir yüksek büyüme yolunda çok önemli bir karar aldı ve 24 Haziran'da erken seçime gidiyoruz. Ekonomi dünyasının "belirsizlik bulutunu dağıtan karar" diye nitelendirdiği bu adım, pratikte sorun olmaya başlayan ikili yapıyı da bitirecek.
Zıplamak için artık seçim bahane edilemeyecek.
KÜRESEL RİSKLER: Erken seçim kararının dağıttığı bulutların bir kısmı, bizim dışımızdaki fırtınalarla taşınmıştı Türk ekonomisinin üzerine... Bunlardan en önemlisi, Suriye'yi kaosa çeviren küresel güçlerin oluşturduğu belirsizlikler idi. 3 tarafı deniz 4 tarafı sorunla çevrili bu coğrafyanın artan jeopolitik riskleri, iş dünyasında ister istemez bazı kaygılar oluşturmuştu.
ERTELEMELER: Bu kaygıların bileşkesinde, geleceğe dair plan yapanlar, yatırımlarını gözden geçirme, artan risk faktörleri yüzünden hesabını kış yapma veya şimdilik "bekle-gör" tutumu sergilemeye meylettiler.
ALGICILAR: Normal seçime 17 ay olmasına rağmen, sandığı ekonomi üzerinden manipüle etmek isteyenleri, erken seçim kararı "ters köşe" yaptırmış durumda.
Geçtiğimiz genel ve yerel seçimler ile referandum sürecinde uygulanan "istikrarsızlaştırma" söylemleri için şimdi yeterli(!) zamanları kalmamış oldu.
RAHATLAMA: Gün boyu konuştuğum iş dünyası temsilcilerinin söylediklerindeki ortak payda, "rahatladık" kelimesiyle şekillendi. "Neden rahatladınız?" sorusuna getirdikleri cevap ise ortalıkta çok fazla seçim lafı dolaştığı ve ister istemez gri alanlar oluştuğu şeklindeydi. Erken seçim kararı ile artık, gelecek planları daha net.
NETİCE: Piyasanın tavrı, sürdürülebilir yüksek büyüme vitesi için zaten böylesi bir kararın gerekliliğini anlatıyor bize. Türkiye, zıplayarak büyümek zorunda... Üstelik %3-5 gamında yetmez, en az %7-9'luk büyüme rakamı gerekiyor.
Barış sürecinde oluşacak ekonomik atılım için gereken siyasi kredinin yenilendiği bu yeni dönem, ülkemize hayırlı olsun.