Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, küresel aktörlerin dikkatle izlediği bir siyasetçi. 10 yılda siyaset üstü bir figüre dönüştü. Anlık polemiklere, popülizm kokan tartışmalara rasyonel çözüm bulmaya uğraşıyor. Topyekûn zengin, finansal işlemlere ve sıcak paraya vergiye karşı. 11 AB ülkesinin finansal işlem vergisi koyma arayışını da popülizm örneği diye nitelendiriyor. Bu ülkelere işin böyle olmayacağını kendi lisanlarıyla anlatıyor. Dene-gör politikasıyla krizde çözüm arayan AB'li yetkililerin karşısına, düşün-gör diyerek çıkıyor.
Zengine vergiyi gündeme getirenlerden biri de Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy idi. Şimdi Cumhurbaşkanı François Hollande vergi oranlarını yüzde 75'e çekme hazırlığında. Babacan, "Sarkozy, vergiler yüzünden Londra'da ev bakıyormuş. Dünyanın önemli finans merkezlerinden İngiltere ise vergiye karşı çıkıyor. Böyle bir vergi getirilirse, bu İstanbul Finans Merkezi projesi kapsamında Türkiye'ye yarayabilir. İstanbul, Londra'ya ciddi rakip olabilir" diyor.

***
Para, İstanbul Finans Merkezi'nin altyapısını inşa eden işadamı Ali Ağaoğlu'nun ifadesiyle daldaki ürkek kuş gibidir!.. Hiçbir vergiyi sevmez. Yüksek vergi lafını duyduğu an uçar gider. Finans merkezlerinde güven esastır. Kredibilite denilen şey, ülkenin notunun "yatırım yapılabilir" seviyenin üstünde olmasıdır. Türkiye, uzun süredir reyting şirketleriyle çatışıyor.
Geçen yıl sonunda S&P'nin sözleşmesini yenilemediği gibi kontratı iptal ettiğini bile bildirmedi. Buna rağmen S&P reyting ölçmeye devam ediyor.
Hazine, 2013'te Moody's ve geçtiğimiz kasımda not artıran Fitch ile yola devam edecek. Şimdi not artırım sırası Moody's'te...

***
Reyting, daha çok para akışı, hem sıcak hem doğrudan yatırımın gelmesi demek! Babacan, "Bazı fonlar Türkiye'ye gelmek için en az iki reyting kuruluşunun, o ülke için, 'yatırım yapılabilir' demesini bekliyor" diyor. İşte bu yüzden haftabaşı Moody's'in, "Telekonferans yapacağım" demesi yetti! Birileri Borsa İstanbul'u fena karıştırdı. Umarız, vakit kaybedilmeden bu işten menfaat sağlayanlara soruşturma başlatılır!
Adını doğru koyalım. Krizin göbeğinde ülkelerin kaderi politikacıların değil, reytingcilerin elinde.
Yanlış mı?