Dün bir zamanların yasaklısı, yıllarca sürgün yaşamış şair Nâzım Hikmet'in ölümünün 50'nci yılıydı. İşe bakın ki, Hikmet'in apolitik torunları, Diren Gezi ya da Yeşil Tak adıyla ayağa kalktı. 5 gün önce 12 ağacın sökülmesiyle başlayan eylemler bambaşka bir Türkiye'yi ortaya çıkarıyor. Bugüne kadar "sorumsuz" diye küçümsediğimiz gençlere bakar mısınız? Başını çektikleri bu hareketle bizim gibi geçmiş dönemde ideolojik takıntıları olanlara ders veriyorlar. Gördüğümüz her eylemden farklı, yeni bir anlayış yeni bir bakış bu. Yanlarında ağbiler yok, yazılı ve görsel medya yok, patronlar yok.
Peki kim var? Meydana inenlerin yaşı 15 ile 25... Bu çocuklar kâğıt üzerinden bilgilenmiyor, sosyal medya neferleri. Siyasetçiye, partilere, "Benim yaşamıma müdahale etme" mesajını yolluyor.

***
Özünde bu talep bir yurttaşlık hakkı! Herhangi bir ideolojik görüşü yansıtmıyor! "İçkime dokunma" diyen gençlerle, "başörtüme dokunma" diyen gençler aynı ağacı kucaklıyor.
Sonuçta ne oldu? Kolay kolay bir araya gelmeyecek kesimler buluştu. Hem de hiçbir çağrı, hiçbir ilan olmadan. Herkes vicdanının sesini dinledi, üç beş ağacı kurtarmak için ağzına acı biber sürüleceğini bile bile yollara döküldü. Gezi Parkı'ndan yola çıkanlar bu ülkedeki herkesin "nefes alma" hakkını savunduklarını söylüyor. Sokaktaki en güçsüz insan, önüne dayatılan ticari çıkar engelini Gezi Parkı'yla korumaya çalışırken, kendi hayatına sahip çıktığını gösteriyor.
Bunun adı olgunlaşan demokrasi.
***
Başbakan Erdoğan'ın şansı bu. Eğer bu sese kulak verirse, ne ekonomik kriz, ne ideolojik çatışma yaşanır ülkede. Dünyaya örnek olur hükümet.
Bir parça toprak için toprağına ve ağacına sahip çıkan bir halkın sesine kulak verene saygı duyulur. 35 yıldır gazeteciyim. İnandığım çizgide yazmaya devam ediyorum. Ancak görüyorum ki, medya bu defa objektif habercilik ilkesini yerine getiremedi. Ve Türkiye, bu süreci yaşarken Meclis uzun süredir itiraz edilen tartışmalı petrol yasa tasarısını çıkarıverdi.
***
Peki, petrol yasası niye önemli? Çünkü enerjide dışa bağımlıyız. Kısıtlı fosil kaynaklarımızı en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Denizde ve karasal alanda arama yapmak zorundayız. Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın zaman zaman dile getirdiği gibi sıkı bir "milli enerji politikası" oluşturmadık. Ağacımızı korurken petrolümüze de sahip çıkmalıyız.