Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın belediyeciliğe ilişkin eleştirilerini dün aktardık. Gürtuna, sadece İstanbul belediyelerinde neler olup bittiğiyle değil, aynı zamanda Türkiye'yle de yakından ilgili. Levent'teki ofisinde ciddi bir çalışma yürütüyor. Çevresinde akademisyenler, sivil toplum örgüt temsilcileri ve eski arkadaşları var.
Siyasetle ilişkisine şöyle cevap veriyor: "Bir parti anlamında siyasetin içersinde değilim, ancak siyasetin ondan ibaret olmadığını da biliyorum."
Bu ucu açık cevabın arkasından gelen şu sözleri, nasıl bir hazırlık içinde olduğunu gösteriyor: "Türkiye'de boşluk var, siyaset boşluğu. Bu boşluk nedeniyle Türkiye canlılığını dinamizmini giderek kaybediyor. Onun için siyaset üretilmesi lazım."
Ali Müfit Gürtuna, yaptığı işin adını koyuyor: 'siyaset üretilmesi.' Türkiye'nin buna ihtiyacı olduğu belirten Gürtuna, yaptığı tespiti ise şöyle açıyor: "Bir sivil toplum örgütü gibi Türkiye'nin meselelerine kafa yoruyoruz. Oluşturduğumuz ekipler vasıtasıyla tarım, bilişim ve işsizliğin önlenmesi, istihdamın arttırılması konularında ciddi çalışmalar yapıyoruz. Çünkü şunu biliyoruz, siyasetçi genelde zihinsel ve proje olarak hazır makamına gelmiyor. Sloganlarla geliyor. Sonra da hazırlıklı olmadığı için bürokrasiden medet umuyor."
Anlaşılan Gürtuna siyasete çok yönlü hazırlanıyor. Biz bu noktadan biraz daha geriye dönüp, belediye başkanlığı döneminde kendisine gelen teklifleri neden kabul etmediğini soruyoruz. Gürtuna yine soru işaretleriyle dolu bir cevap veriyor: "Hemen her partiden teklif vardı. O günkü şartlarda o kararı verdik, pişmanlığım da yok. Başka bir partiden olsaydı kazanma şansımız vardı tabii. İstanbul halkıyla yakın bir bağ oluşmuştu. O şartlarda, o makam içinde böyle 'zig-zag yapıyor' gibi imajların doğmasını istemedim. Yerine göre siyasetçi fedakârlık yapabilmeli. Ben anket yaptırmıştım. CHP, ocak ayında yüzde 42-45 oy alacaktı, bu mart ayında daha da artardı."