Cumhuriyetin 87'nci yılını kutluyoruz. Türkiye hâlâ cumhuriyeti demokrasiyle buluşturamamanın sancısını yaşıyor.
Çok partili sisteme geçişten bu yana 60 yıl geçti. Bu 60 yılda iki büyük askeri darbe üç askeri müdahale yaşandı. Ergenekonvari girişimlerle mücadele ise hâlâ sürüyor.
Kuşkusuz bu askeri ve bürokratik müdahalelere rağmen Türkiye, 1950'lerle kıyaslanmayacak bir noktada.
"Muasır medeniyet seviyesi"ne ulaşmak için İsmet İnönü'den Menderes'e, Demirel'den Ecevit'e, Özal'dan Tayyip Erdoğan'a herkes bir şeyler yaptı.
İçinde yaşadığımız son yıllarda ise çok daha köklü değişimler yaşanıyor.
Ancak, hâlâ cumhuriyetin ilk yıllarında karşılaşılan ve çözülemeyen temel sorunlar duruyor.
Hâlâ "bölücülük ve şeriat" korkusu söz konusu.
Bugün adı konmasına ve olumlu adımlar atılmasına rağmen Kürt meselesi sıcaklığını koruyor.
İktidardan pay almalarına rağmen dindarlarla ilgili sorunlar "başörtüsü" ekseninde varlığını sürdürüyor.
Hâlâ Alevilerin yaşadığı sıkıntılar bilinmesine rağmen yerinde sayıyor.
Hâlâ azınlıklara ilişkin gelişmeler rafta bekliyor.
Hâlâ toplumun tümünü ilgilendiren "özgürlük ve zenginlik" meselesi bir sorun.
Ama ilk kez, gelgitlere rağmen Cumhuriyet'in demokrasiyle buluşmasının eşiğindeyiz.
Siyasetin devreye girdiği, askeri bürokratik yapının devreden çıktığı yeni bir dönem bu... Siyaset artık mazeret üretemez. Bu süreç AK Parti'yi de, CHP'yi de diğer partileri de "daha çok demokrasi" için zorlayacak.
Özellikle CHP'nin değişmekten başka şansı yok.
CHP'li bir sanatçının dediği gibi;
"Referandumdan sonra tek yapacağımız şey siyaset... Artık Anayasa Mahkemesi de yok. Her şeyi oraya götürme kolaylığı bitti. Şimdi alternatif siyaset üretme zamanı..."
Bu sürecin en şanslı ve güçlü partisi hiç kuşkusuz AK Parti... Ama toplum CHP'nin de devreye girmesini istiyor.
Eğer, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi, Kürt meselesi, başörtüsü sorunu ve küresel dünyaya ilişkin yeni politikalar geliştirmezse Türkiye toplumuyla buluşamadığı gibi elindeki oyu da kaybedebilir.
Cumhuriyetin demokrasiyle buluşmasını yavaşlatanlar ve ayak direyenler gidecek, yeniler o boşluğu dolduracak.
