Ben bir anne değilim ve Sibel Can'ın pabucunu giymedim.
Hiçbir anne-babayı uzaklardan yargılamak istemem. Onların geçtikleri yolları bilemem.
Ama ben de çocuk oldum. İşte bu yüzden bu yazıyı yazma hakkını kendime veriyorum.
Duymuşsunuzdur, Sibel Can'ın 16 yaşındaki kızı Melisa zayıflama kampına gidiyormuş. Melisacık kampta iki haftada 6 kilo vermiş.
Anne Sibel Can, "16 yaşındaki çocuk zayıflama kampına yollanır mı?" diye hadiseye itiraz edenlere cevap vermiş; "Kızım orada sağlıklı beslenmeyi öğrenecek."
Hımmm. Ey anne! Sen kızına sağlıklı beslenmeyi öğretemedin mi? O çocuk gözünün önünde kilo alırken neredeydin? Konserin mi vardı?
Hep aynı hikâye; çocuklar büyüyor, çocuklar üzülüyor ve onların korkuları, çaresizlikleri, güvensizlikleri bedenlerine ve ruhlarına yansıyor. Kocaman yaralar açılıyor yüreklerinde, gören olmuyor.
Ebeveynler öyle dalıyorlar ki kendilerine. Öyle odaklılar ki olması gerekenlere, hayat mücadelesine... Çocuklarını belki de istemeden es geçiyorlar.
Melisa yedi yedi şişti! Bu konu bu kadar basit değil.
Melisa neden yedi? Melisa'nın aslında doyamadığı neydi? Neye açtı Melisa? Asıl sorular burada.
Gönderin Melisa'yı zayıflama kampına, ne fayda. Melisa'nın kalbindeki şişler öyle inmez. Besbelli var çocuğun bir sıkıntısı.
Bundan bir ay önce bu çocuk kardeşini alıp evden kaçmadı mı? Hangi çocuk durduk yere evden kaçmak ister?
Diyeceğim şu ki zayıflama kampı kısa süreli bir çözüm. Hep çocuklara kısa süreli çözüm bulunur zaten. Anne babalar hatalarını asla kabul etmezler zaten. Hep çocuk zordur, kaprislidir, problemlidir zaten.
Neyse ben Sibel Can'a melisa çayı önereyim, içsin günde 3 bardak. Dr. Ender Saraç söylemişti; melisa çayı tansiyonu düşürür, gerginliği azaltır, sinir sistemini düzenler, ferahlatırmış.
Belki sonra Sibel Can da içi şişmiş kızını ferahlatır.