Seçime kaldı 9 gün. Yani 1 Kasım için son düzlükteyiz diyebiliriz. 7 Haziran'da siyasi tarihlerinin en büyük "devrimini" yapanları hatırlayın.
Gururla, AK Parti'yi tek başına iktidar yaptırmadıklarını ve HDP'ye barajı atlattıklarını anlatıp durdular. O zafer sarhoşluğu içinde "Oylar çalındı", "Trafoya kedi girdi", "Elektrikler kesildi" gibi zırvaları unutup, 'devrimlerini' kutladılar.

7 Haziran'da "Korkma seni asmayacağız yargılayacağız" diyen Demirtaş bugün ne olduysa " AK Parti ile bir koalisyonda yer alabileceklerini söylüyor. Demirtaş'a devlet mi teslim edilir ki koalisyon diyor. Zira o da gördü ki AK Parti tek başına iktidara gelecek.
Hiçbir partinin Kürt sorunu için yapmadığını Erdoğan yapmıştır. Hem yaptığı icraatlarıyla hem de sorunun çözümü için ürettiği projelerle AK Parti siyasi hayattaki tek partidir. Kısacası Kürtlerin tek güvencesi Ak Parti. Zira diğerleri "Türkiye Türklerindir" diyor zaten.
Şimdi yeni seçime yaklaştık. Gün ışımaya başladı. Farklı anket şirketlerinin ortalamasına baktığımızda ufukta yeniden tek başına AK Parti iktidarı görünüyor.
Bu durum, AK Parti'siz iktidarın "istikrarsızlık" olduğunu gören seçmenin yeniden istikrara yöneldiğini gösteriyor.
Şimdi 7 Haziran'da "devrim" kutlayanlar yeniden karamsarlığa düştü. İktidar umudu olmayanlar, yine her seçim öncesi yaptıkları gibi yaygaraya başladı.
Yok sınır ötesi sponsorluklarla kurulan sosyal medya grupçukları, yok ulusolcu, Paralel ve Doğan medyası hep birden zırıltıya başladı: "Akepe oyları çalacak!"
Merkel'e şikayet ettikleri gibi ellerinden gelse "Türkiye'de seçimleri iptal ettirin" diyecekler. Ki buna benzer taleplerde bulundukları da medyaya yansıdı zaten

Dün gazetelerde bir haber vardı. 1 Kasım Milletvekili seçiminde 18 ülkeden yaklaşık 40 parlamenterin Türkiye'ye gelerek seçimleri yerinde takip edeceği yazıyordu.
Mızıkçıların mızıldamasına inat, dünyanın en sağlıklı seçim sistemlerinden birine sahip Türkiye'nin bu konudaki özgüveni tam. Bu 18 ülkeden 40 parlamenter, "Akepe gitsin de isterse ülke batsın" diyenlerin değil bizzat Türkiye'nin davetiyle geliyormuş.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na bağlı gözlemci heyetinin özel koordinatörü İspanyol Milletvekili İgnacio Sanchez Amor, 29 Ekim'de heyetteki tüm Avrupalı parlamenterlerin Ankara'da toplanacağını, her grubun seçim gününde ikişer kişilik gruplara ayrılarak 10 ila 12 seçim yerini dolaşacağını ve gözlemlerini not edeceğini söylemiş.

Gezi kalkışmasından, 17-25 Aralık 'yolsuzluk' kılıflı darbe girişimine ve en son PKK'nın azgın terörüne rağmen millet demokratik teamüller çerçevesinde sandığa gideceği anı bekliyor.
Türkiye'yi Merkel'e, Obama'ya, NATO'ya, AB'ye şikayet edenlerin medyası, köşe yazarı, küfürbaz tiyatrocusu ve türlü oyunları varsa milletin de elinde demokratik iradesi olan oyu var. Onların her seçim öncesi AK Parti'ye karşı patlattığı her plan, milletin terazisinden geri dönüyor. 1 Kasım'da da dönecektir.
Sınırlar yeniden çizilirken tek başına iktidar gelmezse istikrar olmazsa Türkiye kaybeder. Bu yüzden, yani Türkiye için oyum AK Parti'ye