Milli medyaya sansür gibi cezalar yağdırılması herkesin tepkisini çekiyor.
Cumhurbaşkanı için "diktatör", iktidar için de "Otoriter" diyen televizyon kanalları ve gazeteler var.
Bunlar sabahtan akşama kadar Türkiye'nin seçilmiş Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a ve AK Parti'ye hakaret yağdırıyor.
Ancak RTÜK ve YSK onlara değil de gerçekleri dile getiren, halkın doğru haber alması için 'milli' bir duruş sergileyen medyaya ceza yağdırıyor.
***
Son bir yılda "milli" medyaya yağdırılan ve artık bir 'seçim klasiği' halini alan sansür gibi cezalara bakalım:
-Geçen yıl 10 Ağustos'ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasındaki yayınları nedeniyle a Haber'e 45 ayrı ceza verildi.
-Yine Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde sonuçları 9 dakika erken açıkladığı iddiasıyla 8 kez yayın durdurma cezası alan 24 TV'ye seçimin ardından da bir haftada tam 12 kez ceza verildi.
-7 Haziran'daki genel seçimlerin ardından da televizyon tarihinde bir ilk yaşandı. Bu defa sansürün hedefinde a Haber vardı. Bu cezalar, Türk televizyon tarihinde bir televizyona tek seferde verilen en büyük ceza olarak kayıtlara geçti.
***
Bu yıl Ağustos ayında a Haber'e verilen toplam yayın cezası 40'ı bulurken yayın durdurma cezalarına konu olan yayınlar arasında Başbakan Davutoğlu ile yapılan özel röportajın da yer alması dikkat çekti.
7 Haziran seçimlerinin ardından YSK en çok TRT hakkında rapor hazırlarken, en çok ceza ise TGRT'ye verildi.
7 Haziran'da A Haber'e, 10 uyarı, 27 program durdurma,
-TGRT'ye, 9 uyarı, 70 program durdurma,
-TRT'ye 5 uyarı, 2 program durdurma,
-TV24'e 13 uyarı, 55 program durdurma,
-TV Net'e 6 uyarı, 11 program durdurma cezası verildi.
CHP, MHP ve HDP'yi destekleyen kanallara da sembolik bazı cezalar verildi ama 'milli' medyaya verildiği kadar değil.
***
"Medya baskı altında" diyerek Türkiye'yi dünyaya şikayet etme yarışına giren Paralel medyadan, Doğan medyasından, Ulusalcı medyadan ve HDP medyasından bu cezalarla ilgili en küçük bir açıklama duydunuz mu?
Basın Konseyi veya Gazeteciler Cemiyeti'nin, Fazıl Say'a veya Hürriyet'in kırılan camına gösterdiği hassasiyetin binde birini bu cezalara karşı gösterdiğini duyan var mı?
Bu sansür gibi cezaların hiç biri "Basın özgürlüğü" veya "İfade hürriyeti"nin kısıtlanması anlamına gelmiyor değil mi?
***
Eski Türkiye'nin tek renkli, tek sesli medyası çoğulculaştıkça, eski Türkiye'nin statükodan yana kurumları ve eski kafa bürokrasisi bunu hazmedemiyor.
Çünkü bu televizyonlar sokaktaki iki kişiden birinin oyunu alan bir partinin de sahipsiz olmadığını gösteriyor.
Bu haber kanalları eskisi gibi sadece laikliği kutsayan yayınlar değil milletin çoğunluğunun hassasiyetini yansıtan yayınlar yaptıkça da hazımsızlık sürecek.
Bu cezalar, A Haber, TGRT, TV Net, TRT, 24 TV gibi kanalların yayınlarının ne denli etkili olduğunu da gösteriyor.
RTÜK'ün veya YSK'nın elindeki bir takım kanun ve mevzuatı, 'Yeni Türkiye' yorumuyla okuyamaması büyük bir sorun. Günümüzde ulaşılan demokrasi, özgürlük ve hukuk anlayışını hesaba katmadan şablon gibi kullanılan mevzuatların biran önce değişmesi gerekiyor.
YSK ve RTÜK'ün hala eski Türkiye refleksi ile özel televizyon kanallarına "tarafsız olun" dayatması yapması gerçekten çağ dışı bir tutum.
***
1 Kasım seçimlerinin ardından RTÜK ve YSK sadece A Haber'e 29 yayın durdurma ve toplam 34 saat yayın cezası verdi. 7 Haziran'dan bu yana toplam 100 saat yayın durdurma cezası verildi.
CHP'li Gürsel Tekin 7 Haziran seçimlerinden önce ne demişti? Tekin, "8- 9 Haziran'da ilk işimiz bu kirli gazetelerin tamamına el koymak olacaktır. Sadece el mi koyacağım, buna bulaşmış bütün iş adamlarından hesabını soracağız" demişti.
Anlaşılan RTÜK ve YSK da Tekin gibi düşünüyor.
"Basın özgürlüğü" deyip duranların nasıl sansürcü olduklarını izliyoruz hep birlikte.
Allah muhafaza bu zihniyet iktidar olsa hakikaten tüm milli ve özgür medyaya el koyacak.
