Fakir ama gururlu insanların döneminden bir resimdi Faruk Ilgaz. Beyefendilik ve asaletin simgelerinden. Yöneticilerin, başkanların "yalan" bilmediği, "yalan" söylemenin çok ayıp olduğu, "yalancının" saygı görmediği yılların adamıydı. Onlarla röportaj yaparken kayıt cihazı kullanmazdınız. Çünkü "söz"lerinin arkasında durur, verdikleri "sözü" tutar, ya da tutamayacakları "söz" vermezlerdi. Banka kredileri ile transferler yapılıp, havaların atılmadığı dönemde çalıştı. Yani sadece sevgisini değil, servetini de ortaya koyarak, şampiyonluklar kazandı.
Sadece spor adamı değildi. Politik kişiliği de vardı. 70 cuntasının sıkıyönetim komutanı O'nu tutuklamak istemişti. Fenerbahçe karakteri o zaman yine devreye girmiş, Kadıköy ayaklanmış, ortaya konan tavır, cuntaya geri adım attırmıştı. Siyah-beyaz fotoğraflar döneminin, burun sızlatan ismiydi Faruk Ilgaz. Onlar 40 bin kişiye bir arada maç seyrettirip, kimsenin burnunun kanamadığı derbilerin başkomutanlarıydı. Bir dönemin insanlarını gömüyoruz. O zamanları anlatanlar olacaktır ama yaşayanları bulamayacağız çok kısa süre sonra. Faruk Amca'yı, Faruk Başkan'ı toprağa verirken, son adresimizi bir daha göreceğiz. Bize bir "ders" olacak mı?
FİKSTÜRÜN ANAHTARI
Fenerbahçe yeni sezona üç cezalı maç ile başlayacak. Geriye kalan 14 maçtaki üç derbiyi de deplasmanda oynayacak. Herkes ikinci yarıdaki maçlara bakıyor ama başlangıçların daha önemli olduğu bizim ortamımızda, dik yokuşla yola çıkıyorlar.
Geçen sezon üç derbiyi de kendi sahasında oynadı Fenerbahçe... Birisini (Galatasaray) kazandı, ikisi berabere bitti. Şampiyonluktaki rakipleri karşısında geriye düşmedi, puan farkını arttırdı. Bu yüzden başlangıçtaki avantajı kullanmak, sahanda kazanarak rakibi geride bırakmak, morali yüksek tutacağı gibi, onların üstündeki baskıyı da arttırır.
Form seviyesini Kasım'da zirveye çıkarmak üzere ayarlanan programdan vazgeçmeleri gerekecek. Sekizinci hafta bittiğinde yolun yarısından fazlası geçilmiş olacak. Bu sürede iyiden de öte, mükemmel olmak zorunda kalan bir takım yaratmak zorunda Ersun Yanal. Kimse ikinci yarı avantajlı demesin, Türkiye'de planlar ve stratejiler değil, günün heyecanı ve sonucu önemlidir.
