Galatasaray ile Atletico Madrid, Soma için İzmir'de buluşurken Arda Turan'ın bizleri de duygulandıran söylemine bakalım: "Acının dili, dini, ırkı, olmaz. Bugün kazanan emek, kardeşlik ve dayanışma olacak." Allah böyle bir acıyı ne ülkemize ne de başka ülkelere bir daha yaşatmasın.
Galatasaray'a özlem duyan Egeli Galatasaraylılar, nefes bile aldırmayan havaya rağmen stada koştu. Aşırı nemle 40 dereceye ulaşan ortamda futbolcular tempolu oynamaya çalışmadı. İki takım da maç boyu aşırı nem altında resmen "Ter balesi" yaptı. Galatasaray'da kadro iskeletini kurmaya çalışan Cesare Prandelli, iki konuya dikkat etti: ;
1-Yabancı sınırını gözeten İtalyan hoca, maça 5 yabancıyla başladı. Prandelli, "Rakip İspanya Şampiyonu, Devler Ligi finalisti yenersem hava yaparım" demedi.
2-Rapid ve Honved karşısında 4-2-3-1 oynayan Galatasaray'ı Cesare Prandelli, bu kez 4-5-1 gibi oynattı. Kadrodaki ufak rötuşlar; Hamit'in Veysel'in önünde sağ tarafta oynaması, Olcan'ın da Burak'a destek çıkmasıydı. Hamit Altıntop, hızlı hücumlara katkı sağlayamadı. Prandelli'nin sol kanatta Telles-Bruma birlikteliğinde ısrarı, alan savunmasını İspanya'da en iyi yapan takım Atletico önünde verimli olmadı. Hep Telles'in bölgesinden Juanfran ile geldiler ve tehlikeli oldular... Geriye dönüşlerde ve doğru pozisyon almada Telles disipline olmazsa savunma zafiyet yaşar. G.Saray sürekli yerden ayağa oynamaya özen gösteriyor. Bu düşünce Atletico'ya fazla işlemedi. Normal çünkü topa hükmeden Barça'lı oyuncular da aynı sorunu yaşamıştı. Prandelli'nin anlayışına saygı duyuyorum ama Burak gibi rakibin sırtına koşular yapan golcün varsa uzun toplara da izin vermek gerekir. Emre Çolak'ı çok güçlü buldum. Prandelli onun zeka, çabukluk ve yaratıcılığından faydalanmalı... Not: Tribünlerin Erkan için açtığı "Seni unutmayacağız. Mekanın cennet olsun" pankartı mükemmeldi. Nur içinde yat güzel adam.