Önceki gün şubat ayı bütçe verileri açıklandı. Bütçe şubatta 1.7 milyar lira fazla verdi. Böylece ocak-şubat döneminde bütçe fazlası 3.6 milyar liraya ulaştı. Bu arada faiz dışı fazla yılın ilk iki ayında 11.9 milyar lira oldu. Neydi faiz dışı fazla ayırmanın amacı? Bildiğiniz gibi kamu borç yükünü geriletiyordu faiz dışı fazla... O halde milli gelirin yüzde 35'ine gerileyen kamu borç yükünün 2014 sonunda yüzde 33'e gerileyeceğini bu başlangıca bakarak söyleyebiliriz.
Peki bu yılın ilk iki ayında elde edilen bütçe fazlası bize neyi gösteriyor? Bize şunu gösteriyor: Yerel seçim olmasına rağmen Hükümet bütçe disiplinini bozmuyor. Dolayısıyla seçimlere rağmen popülizme yönelmiyor Hükümet. Böylece ekonomide yeni bir çıpa olarak değerlendirilmesi gereken bütçe disiplini yatırımcılara güven veriyor.
Peki neden bütçe disiplinini yeni bir çıpa olarak alıyoruz? Çünkü bütçe açığı düşük olduğu takdirde cari açığa kamu kesimi destek vermiyor. Hal böyle olunca özel sektörün ürettiğinden fazla harcamasına denk olan cari açık yönetilebiliyor. Oysa kamu bütçe açığı yüksek olup, cari açığın oluşumuna katkı yaparsa politikacı ve bürokrat cari açığı yönetemiyor. Niye böyle bir tespit yapıyoruz? Yapıyoruz çünkü tüm krizlerde cari açığın oluşumunda bütçe açığının katkısı hep büyüktü. Örneğin 1994 ve 2001 krizlerinde yüksek bütçe açığı ve yüksek cari açık yani iki yüksek açık politikacı ve bürokratlarca yönetilememişti.
Gelelim dış borçlara... Merkez Bankası dün kısa vadeli dış borç verilerini yayınladı. Veriler ocakta kısa vadeli dış borç stokunun 129.1 milyar dolardan 125.8 milyar dolara gerilediğini bize gösteriyor. Özellikle banka dış borçlarında azalma var. Banka dış borçları 2.3 milyar dolar azaldı. Bir de unutmadan belirtelim, merkezi devletin kısa vadeli dış borcu yok. Yine aralık 2013'te işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.1'den yüzde 10'a geriledi. Halbuki ABD Merkez Bankası'nın varlık alımını azaltacağını açıklamasının ardından yabancı sermaye çıkışı oldu. Ve aynı dönemde iç şoklar yaşandı bu ülkede. Bütün bunlara rağmen 2013'te Türkiye'nin 496 bin yeni istihdam yaratması bir başarı olarak değerlendirilmeli. Çünkü euro bölgesinin, aynı dönemde, bırakın istihdam yaratmayı istihdam kaybı yaşadığını belirtmekte fayda var. Bu arada euro bölgesinin ortalama işsizlik oranının yüzde 12.1'e yükseldiğini hatırlatalım.
Kısaca bazılarının "kriz çıkacak" beklentilerinin aksine bu yılın ilk iki ayında bütçe fazla verdi. İhracat ilk iki ayda yüzde 6.8 çoğaldı. Cari açık ocakta bir yıl öncesi aynı ayına göre 5.8 milyar dolardan 4.8 milyar dolara geriledi. Yine ocak ayında kısa vadeli dış borçlar 3.2 milyar dolar azaldı.
Dolayısıyla yeni yılın başında disiplinli bütçe politikası ve ihracatı destekleyen rekabetçi döviz kuruyla Türkiye ekonomisinin iyi bir performans gösterdiğini söyleyebiliriz. Kriz bekleyenlere yine iyi haber yok maalesef.
