Günlük hayatta, tasavvufta ve birçok alanda sık olarak kullanılan kelimeler arasında "fakir" kelimesi yer alıyor. Bu sebeple de, fakir eş anlamlısı, hem öğrenciler hem de vatandaşlar tarafından kimi zaman merak konusu oluyor. Eş anlamlı kelimeler sözlüğü, bu durumda sorulara yanıt oluyor. TDK tanımlarına ve Türk dilinde yer alan kelimelere göre, fakir kelimesinin eş anlamlısı nedir? Aşağıda, fakir kelimesi ile aynı anlama gelen Türkçe'deki sözcük ve tanımları yer alıyor.
FAKİR EŞ ANLAMLISI
Fakir sözcüğüne ait eş anlamlı kelimeler fukara, yoksul ve zavallı sözcükleridir. Bu kelimeler birbiri yerine kullanılabilir.
FAKİR NE DEMEK?
Fakīr kelimesi Arapça'da "delmek, kazmak, kırmak" mânalarına gelen fakr kökünden sıfat olup asıl anlamı "omurgası (fekār) kırılmış kimse"dir. Bu durumdaki insan gibi bir işe güç yetirememesi, başkasına muhtaç olması sebebiyle maddî bakımdan sıkıntı içinde bulunan kimseye de fakir denildiği ifade edilir (bk. Lisânü'l-ʿArab, "fḳr" md.; Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, "fḳr" md.).
Fakir kelimesi Kur'an'da çoğulu fukarâ ile birlikte on iki yerde geçer. Bunlardan iki âyette Allah'ın zengin, insanların ise fakir olduğu zikredilirken (Fâtır 35/15; Muhammed 47/38) insanların gerçekte kendi kendilerine yetmeyip Allah'a muhtaç oldukları vurgulanmak istenmiştir. Kelimenin bu anlamı tasavvufta ayrı bir önem kazanmış ve fakr tasavvuf literatürünün önemli kavramları arasında yer almıştır (bk. FAKR). Fakire yardım edilmesi, onun yedirilip korunması hususunun işlendiği diğer âyetlerde ise bu kelimeyle halk dilindeki yaygın kullanımına da uygun olarak zengin olmayan, maddî sıkıntı ve ihtiyaç içinde bulunan kimselerin kastedildiği söylenebilir.
Nitekim yurdunu terkedip günlerce aç susuz dolaşan Hz. Mûsâ'nın kendini fakir olarak nitelendirmesinde (el-Kasas 28/24) veya Mekke'den Medine'ye göç eden muhacirlerden fakirler olarak söz edilmesinde (el-Haşr 59/8) maddî ihtiyaç göz önünde bulundurulmuştur. Hadislerde de sıkça geçen fakir kelimesinin aynı anlamı taşıdığı görülür (bk. Wensinck, el-Muʿcem, "faḳr", "faḳīr" md.leri). Ancak Kur'an'da zekât gelirlerinin devlet eliyle harcanacağı yerleri belirten âyette (et-Tevbe 9/60) fakirlerin ve miskinlerin ayrı sınıflar olarak sayılması bu iki kelimeyle ilgili dil ve tanım tartışmalarına yol açmıştır.
Öte yandan zekâtın yanı sıra fıtır sadakası, nafaka, vakıf, vasiyet, cizye gibi kişilerin ekonomik durumlarına göre hak ve sorumluluklarının belirlendiği konularda da fakirin tanımı ve fakirlik ölçüsünün belirlenmesi önem kazanmıştır. Kelimenin etimolojik tahlili ve hukukî sonuçlarıyla ilgili olarak İslâm hukuk literatüründe bazı görüş ve tartışmaların yer alması da bu sebeplere dayanır.