1924 yılında başlayan Mübadele (nüfus değişimi), Antalya kentinin toplumsal, ekonomik ve siyasal yaşamı üzerinde derin etkiler yaratmıştır. Osmanlı Devleti'nin son yıllarında, Avrupa'nın ekonomik sorunlarını halletmeye çalışması; Hıristiyan azınlıkların, özellikle Rumların ekonomik bakımdan güçlenmesi sonucunu doğurmuştu. Bunlar genellikle tarım dışı kesimlerde çalışmakta ve kentlerde oturmaktaydı. Ticarette, özellikle yabancı sermaye girişine aracılık etme konusunda ve imalat sanayiinde Rumların ağırlıklı yerleri vardı. Eski Antalyalıların bana aktardıklarına göre, imalathanelerin yüzde 73'ü Rumların elindeydi. Modern sayılabilecek yöntemlerle ihracata yönelik tarım yapanlar, daha çok Rumlardı. Serbest meslek sahibi ve zanaatkârların oranı da oldukça yüksekti. Antalya'da 28 Mart 1919'da başlayan İtalyan işgali sırasında yerli Rum halkı ve diğer azınlıkların İtalyanlarla işbirliği yapması onların artık Anadolu'da kalamayacaklarının bir işareti idi. Artık komşuluk ilişkisi de eski tadını kaybetmişti. Toplumu bir arada tutan saygı ve anlayışın temeli yok edilmişti. Halk iki düşman kampa bölünmüştü. Tüm Anadolu'da olduğu gibi Antalya'da da Rumların çoğu 30 Ağustos Zaferi'nin ardından 12-18 Ekim 1922 tarihleri arasında Antalya İskelesi'ne gelen Amerikan ve Yunan gemileri ile kenti terk ettiler. Aileler dağıldı; yıllarca akrabalar birbirini aradı durdu. Altmışlı yıllara kadar Atina radyosu her hafta birilerini arayan 'mübadillerin' anonslarını duyurdu. Aynı uygulama Yunanistan'da yaşayan Müslümanlar için de geçerli idi. Sonunda Yunanistan'a kaçan yaklaşık bir buçuk milyon Rum'a karşılık beş yüz bin Türk geldi. Bu nedenle, Yunan tarafı Yunanistan'daki Müslümanların evlerini boşaltıp Anadolu'dan daha önce gelmiş Rumlara oturacak yer bırakmalarını istiyordu. Taraflar bu nedenlerle zoraki mübadeleye karar verdiler. Komisyonlar kurulmuş, üçüncü taraf gözlemcilerince mülkleri sayılıp zabıt tutuldu.
MÜBADELE NEDİR?
Mübadele, Türkiye ile Yunanistan arasında 30 Ocak 1923'te Lozan'da imzalanan antlaşma uyarınca, Türkiye'deki Rumlarla Yunanistan'daki Türklerin karşılıklı değiştirilmesini öngören bir antlaşmadır. Bu antlaşma sonucunda o zamanki Seyr-i Sefain İdaresi'ne ait vapurlarla, Batı Trakya dışındaki Dırama, Kavala, Serez, Kozana, Girebene, Nasliç, Kesriye, Kayalar, Karaferye, Vodine, Katerin, Alasonya, Langaza, Demirhisar, Gevgilin, Yenice Vardar, Karacaabat, Zeytüncü, Selanik ve Ksendire gibi yerlerdeki Yunanistanlı Türk Müslümanlar, Türkiye'ye getirildiler. Gemiler Selanik, Girit vb. yerlerden göçmenleri alıyor, Samsun, Antalya, Adana, Malatya, Amasya, Tokat, Sivas, Manisa, İzmir, Denizli, Çatalca, Tekirdağ, Karaman, Niğde, Antalya, Silifke, Ayvalık, Edremit ve Mersin havalisindeki yakın büyük iskeleleri olan yerleşim birimlerine indiriyordu. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra yaklaşık olarak 480.000 kadar Yunanistanlı Müslüman Türkiye'ye getirildi ve ülkenin değişik yörelerine yerleştirildi. Bu göçün, daha doğrusu göç ettirme olayının kendine özgü yanları vardı. Çünkü bu göç, isteğe bağlı değil, zorunlu idi. Antalya'da zaten birçok sorunlar varken Antalya'daki Rumların ayrılmasıyla büyük ekonomik sıkıntılar yaşandı. Rumların gitmesiyle Antalya'daki canlılık birdenbire duruverdi. Varını yoğunu Yunanistan'da bırakarak Antalya'ya gelen Türk ailelerin Rumların boşalttıkları evlere yerleştirilmeleri oldukça zaman aldı. Bu antlaşmaya göre, Batı Trakya'da yaşayan Türkler ile İstanbul'da yaşayan Rumlar dışında, Türkiye ile Yunanistan'daki tüm Rum ve Türk halkı karşılıklı değiştirilecekti. Mübadele edilen halk bir daha geri dönemeyecek; taşınır mallarını yanlarında götürebilecek, taşınmazlarını ise karma komisyon gözetiminde altın değerine göre tahliye edebilecekti. Antlaşmanın uygulanması için iki ülkeden dörder üye ve Milletler Cemiyeti Kurulu'nun seçtiği üç üyeden oluşan bir karma komisyon kuruldu. Komisyon Ekim 1923'te çalışmalarına başladı. Birinci yıl bir bölüm halk değiştirildi. Ama uygulamada sorunlar çıktı. En önemli sorun İstanbul'da yaşayan Rumların saptanması konusunda belirdi. Yunanistan İstanbul'da oturan bütün Rumların, doğum yerleri ve İstanbul'a yerleştikleri tarih ne olursa olsun, mübadele dışı bırakılmasını savunuyordu. Türkiye ise bunların Türk yasalarına göre belirlenmesi görüşündeydi. Bu anlaşmazlığa "etabli (oturmakta olan) sorunu" denir. Uluslararası Adalet Divanı Türkiye'nin görüşüne yakın bir karar aldıysa da, Yunanistan bu karara uymadı. Batı Trakya'daki Türk halkının mallarına el koyarak bunları Rum göçmenlere dağıttı. Buna karşılık, Türkiye de İstanbul'daki Rumların mallarına el koydu. Sorun 1924'te İstanbul'daki Ortodoks Kilisesi Patrikliği'ne, Türk görüşüne göre mübadeleye tabi birinin getirilmesiyle daha da ağırlaştı. Mayıs 1925'te patriğin çekilmesi ve yerine mübadeleye tabi olmayan birinin seçilmesiyle gerginlik giderildi; Türk- Yunan ilişkilerinde düzelme sağlandı, diplomatik ilişkiler kuruldu. 1926'da yapılan bir antlaşmayla el konan taşınmazlar sorunu çözümlendi. Mübadele sonucunda 400 bin Müslüman Türk Yunanistan'dan Türkiye'ye geldi. 1.5 milyonu aşkın Rum Yunanistan'a gitti. Mübadeleye konu olan Rumların yüzde 80'i Anadolu'dan, yüzde 20'si Trakya'dandı. Mübadele, 1923'ten 1927'ye kadar sürdü.
MÜBADİLLER İÇİN HÜKÜMET TALİMATI
Hükümet, bir talimatname ile mübadiller için misafirhanelerin düzenlenmesini istedi. Buna göre; mevcut kullanılan binaların yanında, metruk binalardan da faydalanılacaktı. Gerekirse askeriyeden yatak, yorgan tedarik edilecek, kimsenin dışarıda açıkta kalmasına meydan verilmeyecekti. Ayrıca, ihraç iskelelerindeki misafirhanelerde Hilâl-i Ahmer 10'ar yataklı revirler açacak ve buralarda gerekli tıbbî malzemeyi de bulunduracaktı. Bu misafirhanelerde, mübadiller üç gün kalabilecekler ve bu süre içerisindeki iaşeleri mümkünse Hilâl-i Ahmer, bu mümkün değilse Hükümetçe karşılanacaktı.
İNÖNÜ VE VENİZELOS İMZALADI
Hükümet, mübadillerin üretim vasıtalarına sahip olabilmeleri için de tedbirler almıştı. Alınan kararlara göre; çift hayvanı bulunmayan her haneye bir veya iki hayvan, haneye tahsis edilen araziye göre tarım aletleri ve tohumluk verilecekti. Bunları satmayacaklarına veya başka bir amaçla kullanmayacaklarına dair söz konusu kişilerin bağlı bulundukları muhtarlıklardan birer kefaletnâme alınması da öngörülmüştü. Şayet, bunları vermek mümkün olmazsa her aileye tohumluk için 75, bir çift hayvan için 100 ve ihtiyaç duyulan tarım aletleri için 50 liraya kadar para verileceği kararlaştırılmıştı. Lozan'da 30 Ocak 1923'te imzalanan 'Türk ve Rum Ahalinin Mübadelesine Dair Mukavelename ve Protokol', o dönemde Türkiye'de yaşayan Rumlarla, Yunanistan'daki Türklerin hayatını alt üst etti. İsmet İnönü ve Eleftherios Venizelos'un imza koyduğu bu protokol ile Anadolu'daki 1 milyon Rum ile Rumeli ve adalardaki 350 bin Türk zorunlu yer değiştirdi. Vatanları olarak benimsedikleri toprakları ve mal varlıklarını yitirdiler.
HAFTAYA: İLK SELANİKLİ MUHACİRLERİN GELİŞİ