Açık Mert Korkusuz!
Kısacası AMK...
AMK'nın Sözcü'sü, kedi olalı bir fare tutmuştu.
Ama sonra kıvırdı…
Başbakan Erdoğan'ı yatta fotoğraflamak iyi bir işti.
Kıvırmasına sonra dönerim. Önce
Yurt gazetesinin şu kaçak yurtseveri(!)
Merdan Yanardağ'ın yalancı yayın yönetmenliğini noterde bir tasdik ettirelim de...

Başbakan "Bakın sapasağlamım, bay foksçular" diyor, onlar hala "Nerede olduğunu söyleyemedi" diye başlık atıyor.
İş Çanakkale Boğazı meselesine döndü…
E, pes yani, Hani Başbakan hastaydı?
Doğru habercilik yapan bir gazetede, böyle bir yalanı yazanın hemen işine son verilir.
Bunlar ise pişkin pişkin sırıtıyor.

Evet Başbakan tebdili kıyafetle Bodrum sahilinde inceleme yaptı.
Denize kadar inen betonlara "Bu ne vicdansızlık!" diyerek kızdı da.
Beton sahile isyan etti.
O betonlar dökülürken herhalde belediyeler de uykudaydı.
Şimdi denetimler başlıyor.
Belli ki sonunda çok bina yıkılacak.
Umarım et kafalar mevzuyu anlamıştır.

Şimdi gelelim AMK'nın Sözcü'sünün manevrasına…
Aynı fotoğrafı dün tekrar yayınladılar.
Ama altını fesatlıklarla doldurarak...
Yok, Tayyip yatta ne konuşmuş, Bodrum koyları imara mı açılıyormuş, yoksa Erdoğan ve ailesine yazlık villa için arsa mı bakılmış?
Falan filan…
Nasılsa dil ıslak yerde.
İstediğin yalanı yaz.
Bu büyük palavraya ne demeli şimdi?
Başbakan ailesi için arsa bakmış ha?
Benzer yalanı Ekonomi Bakanı
Zafer Çağlayan
için de yazmıştı AMK'nın Sözcü'sü.
Anlaşılan gözleri dönmüş.

Aynı gazete yüzlerce yalan ve karalama ile doluydu ama binlerce insanın katledildiği Mısır'la ilgili tek satır yoktu.
Pardon var.
Gazeteye göre katil Sisi, Başbakan Erdoğan'a rest çekmiş...
Ulan o Sisi Adeviyye'yi ve Kahire'yi kana bulamış, Sen hala ne tırı vırısı yapıyorsun.
İnsan olmadığınız belli.

Sevgili Haluk Çangökçe, "Yüzlerce ölü, binlerce yaralı var.
İnsanlar çadırlarıyla birlikte yakılıyor ama Gezi'zekâlılarda 'tık' yok!..
Dilleri, herhalde bir yerlerine kaçtı ki sesleri çıkmıyor!.." diyor.
Kaşalotlar, Yani büyük balinalar, Cengiz Çandar, Can Dündar, Mehmet Yakup, Yılmaz Özdil, Otağtepeli Uğur, Emin Çölaşan, Ertuğrul Özkök ve Bekir Coşkun da sus pus.
Bunlar mı özgürlükçüydü?

Gezi Parkı eylemleri sırasında 'Mesele Gezi değil' diyerek kışkırtıcılık yapan Alabora'nın gözünü, tweet bombardımanı korkutmuş.
"Meseleyi içerde anlatırlar sana!"
"Yerini şimdiden hazırladık Memoli…"
Tabii daha çok var burada yazamadığımız.
Yılmaz Özdil ise Aydınlık ve Ulusal'daki arkadaşlarına, "Türkiye'nin onlara çok ihtiyacı var.
Gözaltılar nedeniyle kadroda bir boşluk olursa gönüllü muhabir olarak çalışmaya hazırım" diyerek moral veriyor.
Gördüğünüz gibi tüm ekip işbaşında.