Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu, 30 Mayıs'a kadar 'Bruno Barbey'nin İstanbul'u sergisine ev sahipliği yapıyor. Geçtiğimiz yıllarda 'Mayıs 68' ve 'İtalyanlar' sergileriyle İstanbul'a konuk olan Barbey'nin yeni sergisini diğerlerinden ayıran en büyük özellik, Barbey'nin objektifine takılan fotoğraflarla, mekân ve konunun sahibi İstanbul'u anlatıyor olması. Barbey'nin objektifine yansıyan; Doğu ve Batı'nın bazen sentez bazen de tezat olarak anılan bütünlüğü, şehrin gündelik yaşamının karışık yapısı; kısacası İstanbul'u hallerini anlatan 60 kare, bize İstanbul'u anlatmak için sergileniyor. Bruno Barbey'nin İstanbul çalışmalarına bakmak, 'biraz geri çekilip büyük resmi görme' çabası gibi. İçinde yaşayıp, giderken göremediğimiz İstanbul ayrıntıları bu kez tam gözümüzün önüne geliyor. Tabii, bu algıyı yaratan, Barbey'nin deklanşöre basarken kadrajına girenler. "Fotoğraf çekerken sadece renkler ve gölgelerle ilgilenmem, tarihle de ilgilenirim. Beni daha çok etkileyen ve ilgimi çeken, derin tarihi birikimleri olan kadim coğrafyalarla o coğrafyaların insanlarıdır," diyor fotoğraf sanatçısı. Bu sebeple de, Üsküdar'da 1453'ü oluşturan rakamların önünde poz veren kardeşlerin ya da arnavutkaldırımlarını temizleyen belediye görevlisini izleyen 'temsili' Osmanlı askerlerinin yarattığı duyguyu Barbey fotoğraflayıp önümüze getiriyor.
BİRÇOK ÖDÜL KAZANDI
Fas doğumlu Fransız fotoğrafçı Bruno Barbey, ilk fotoğrafçılık eğitimini İsviçre'de aldıktan sonra 1964 yılında ünlü fotoğraf ajansı Magnum'la çalışmaya başladı. Paris'teki siyasi ayaklanmaları ve öğrenci hareketini fotoğrafladığı 1968'de, ajansın üyesi oldu. 1992-1995 yılları arasında, Magnum International'ın başkanlığını yaptı. Barbey, çocukluğunun geçtiği Fas'ta sık sık çalıştı. 1999'da, Paris'teki Petit Palais'de Barbey'nin 30 yıl boyunca Fas'ta çektiği fotoğraflar sergilendi. Sanatçı, Fransız devlet nişanı "Legion d'honneur" de dâhil olmak üzere pek çok ödül kazandı.