- Geçenlerde size Haluk Akakçe de hatırlattı. Türkiye, Şapka Devrimi diye bir şey yaşamış bir ülke. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Evet, biliyorum Şapka Devrimi'ni. Mustafa Kemal Atatürk'ü de biliyorum. Ama ben fesleri estetik olarak çok beğeniyorum. Bugünlerde bütün dünya kişiselliği alkışlıyor. O yüzden Türkiye'de hâlâ fes takılıyor olsa, çok hoş olurdu bence.
- Şapkaların, baş aksesuarlarının insanları kişiselleştirdiğinden bahsediyorsunuz. Ama Ortadoğu'yu ele alırsak, kadınların baş aksesuarları onları anonimleştiriyor.
- İslami baş aksesuarlarını ve başörtülerini çok beğeniyorum. Ve ayrıca dilerseniz benim yaptığım bir şapkayla da anonim olmanız mümkün. Çünkü takanlar kendilerini zaten öyle hisseder. Isabella örneğin, şapkaları kendini daha güvende hissetmek için takardı. İnsanlar şapkaları gösteriş için değil, güven kazanmak için takar. Bütün amaç, kendini iyi hissetmektir. Hem zaten şapka, takanın kişiliği ve şapkanın kendisinin birleşiminden oluşur. Bu arada yeri gelmişken, politik bir savaşa girmek istemiyorum. Ama başbakanınızın eşinin başörtüsünü gördüm. Ve bayıldım. Dini nedenlerden dolayı taktığını biliyorum ama seçimi çok zarifti. Çok şık görünüyordu. Emine Erdoğan çok iyi bir baş aksesuarı kullanıcısı.