Benim
çocukluğuma denk geliyor, 80'lerde TRT'de 2000'lerin nasıl olacağına dair belgeseller yayınlanırdı. Uçan arabalar, ışınlanma, hap şeklinde yiyecekler ve daha nicesi. Tahminler hep hayatımızı bir şekilde kolaylaştıracak teknolojik, endüstriyel varsayımlar üstüneydi ve bunların bir kısmının tam anlamıyla gerçekleşmesine henüz vakit var. En azından şimdilik Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçmek için havadan giden metrobüslere, dolmuşlara binmiyoruz. Fena da olmazdı aslında. Elbet tüm bunlar hayatımızı değiştirecekti, değiştirecek ama bunlardan daha önemlisi sosyal hayatımızı, ilişkilerimizi, düşüncelerimizi ve hatta dinlediğimiz müziği şu an neyin şekillendirdiği. Bugün artık birçoğumuz öyle bir noktadayız ki, sadece bir gün internet erişimimiz olmasa tüm dünyayla bağlantımız kopmuş, iletişim kuramayacakmışız gibi hissediyoruz. Kopuyor da, kuramıyoruz da. Henüz kitaplarını olmasa da müziğini, videosunu internet üstünden takip etmekten başka bir yol bilmeyen yeni nesil için bağlantı kopuyor.
SEÇİMLERİMİZİ NEYE GÖRE YAPACAĞIZ?
Konu müzik olunca internet üstünden maruz kaldığımız enformasyon fazlalığını tahayyül dahi etmek mümkün değil. Artık günde abartısız yüzlerce yeni grup, yüzlerce yeni albüm çıkıyor. Gözlerinizi kapatıp, kulaklarınızı tıkayıp bundan kaçınmanız da mümkün değil. Hangisini, neye göre dinlemeye karar verip de ıskalamayacağız peki? İşte sosyal ağlar burada önem kazanıyor. Sizin sevdiğiniz, önemsediğiniz insanların hayatlarındaki değerleri, biriktirdiklerini anında takip edebildiğiniz için önemli sosyal ağlar. Bu ağlardan en önemlisi ise tabii ki Türkiye'de 26 milyon üyesi olan Facebook. Kişisel olarak tanıdıklarınız bir yana. Onları elbet bir Facebook hesabınız varsa arkadaş listenize ekliyorsunuz. 100 albüm arasında sizin için doğru olan üçünü seçmenize yardımcı olan bu liste. Zuckerberg, Facebook'u kızlarla ilişki kurmak için açtığını doğruluyor. Ama gelinen nokta çok farklı. Burası sizin alanınız, ister barda gördüğünüz kızı ararsınız, ister alakasız bir yerde dinleyip, şarkılarına bayıldığınız bir grubun üyelerini müzik konuşmak için bulursunuz. Siz ne arıyorsanız o var işte. Sadece aradığınızı bulmanızı kolaylaştırıyor. Bazen de hiç beklemediğiniz bir anda cevher çıkartıyor.
ALBÜM SATIŞI DEĞİL, ARKADAŞ SAYISI
Bu yeni iletişim-ilişki şeklinden hepimiz farklı şekilde etkileniyoruz. Ben sadece Facebook'tan değil, LastFm, MySpace, Twitter'dan ve hatta o eski ICQ'daki, 80630'daki insanlarla yapılan sohbetlerden, takiplerden de çok fazla bilmediğim müzisyeni keşfettim. Sadece ben değil, herkes keşfetti. Fiziksel albüm satışlarının artık hiçbir önemi kalmadığı gerçeğini akılda tutarak altını çizmemiz gereken bir şey daha var. Artık, dünyanın 'yıldız' yaratan en önemli radyolarından BBC Radio 1 da, müzik endüstrisinde ciddi şekilde söz sahibi olan MTV de, yeni gruplardan şarkı çalma kararı alırken bu sitelerdeki dinlenme, arkadaş sayılarına baktıklarını söylüyor. Bırakın fizikseli, dijital albüm satışlarına dahi değil. Sözü şuraya bağlıyorum; benim için Facebook, Twitter, LastFm gibi sosyal ağlar, bağımlılık yapıp vaktimi kaybettiren şeyler olmadı hiçbir zaman. Aksine bilgi trafiği içerisinde zaman kazanmamı sağladılar. Daha nitelikli bilgiye ulaşmamı kolaylaştırdılar. Sizinkini bilmem ama, benim Facebook'la ilişki durumum budur.