90'larda pop furyası Türkiye'yi sardığında hem söz, hem de beste açısından çok iyi şarkılar, albümler çıkıyordu. Arada hepimizin 'dalga geçmek' için açıp dinlediğimiz o deli saçması, sakil pop şarkılarından bahsetmiyorum. Tarkan'ın, Mustafa Sandal'ın, Aşkın Nur Yengi'nin ve diğerlerinin ilk dönem albümlerini kastediyorum. Bu isimlerin birçoğu şimdi gerçekten çok ama çok kötü şarkılar yapıyor. Tarkan'ı ayrı tutarak, Mustafa Sandal'ın yanına -üzgünüm amayanaşılmaz mesela. Zamanında harika albümler yapmasına rağmen, şu an müzikal açıdan pek de çekici bir şey sunmuyor. Çelik'in de inişli çıkışlı bir müzikal geçmişi var. Ama kariyerinin başındaki o yaratıcılığı o da sonradan devam ettirememiş olsa da, bir şekilde gülünç ya da ucuz kaçmamayı başardı. Müziğine hiçbir zaman bir yenilik katmadı, değişik bir şey denemedi. Öyle ki, ilk defa Çelik dinleyen birisi onun ilk ve son şarkısını dönem olarak pek de ayırt edemez. Tarzda, bestede böylesine bir sabitliğe Türk pop müziğinde nadiren rastlanır. Üç şarkılık yeni albümü Kalp Gözü'nüyse geçenlerde yayınladı. Baştan söyleyeyim, albümden akılda kalıcı bir şey çıkmıyor. Eğer bir Çelik fanatiğiyseniz sizi tatmin eder. Ama görünen o ki, albüm daha çok Çelik'in kendisini tatmin ediyor. Özellikle Üstü Açık Araba'da yaptığı cesaretli açılım için de kendisini tebrik ederim. Pet Shop Boys etkilenimli şarkıyı 90'larda yaşıyor ve tekno dinliyor olsaydık çok sevebilirdik. 20 yıl geç gelen bu deneme bana Çelik'in bedenen hâlâ aramızda ama zihnen bambaşka ve bizim bilmediğimiz bir yerde olduğu gösterdi. Çelik'in bu yeni albümü olsa olsa, çok sevdiğimiz o eski şarkılarını dinlememize sebep olur, o kadar. Fazlası değil.