- Oynamak yazmak kadar zevkli mi? - Yapacağım bir şey değil ama yönetmen istiyor; 'Sen de görün, bir anıdır,' diye. O nedenle göründüm o sahnede, bir de türkü söyledik. Çok güzel bir film oluyor. İçime sindi.
FOTOĞRAFIMI KİTAP KAPAĞINA KOYMAM
- Romanlarınızda cinayet işleyenlere kızamıyor insan. Garip bir haklılık duygusu hissettiriyorsunuz... - Katili yazarken de kendi içime bakıyorum ve kendi içimdeki kötüyü anlatmaya çalışıyorum. Romanlarda çok öldürdüğüm için bu duygum törpülenmiş oluyor. Daha hoşgörülü oluyor insan. Kendinizi uzaktan seyrediyorsunuz. Yazarken içimdeki o şiddeti, öfkeyi görüyorum ben.
- Neden içinizde bu kadar öfke var? - Bütün insanların içinde var. Dostoyevski'nin bir lafı var: 'İnsanın yüreği iyi ile kötünün savaş alanıdır.' Sürekli devam eder bu. Doğduğumuzda insan olarak değil, yaratık olarak doğuyoruz. Ölümümüze kadar giden süreyi değerlendirdiğinizde ne kadar insan olduk, o şiddetten, bencillikten ve kötülükten ne kadar uzaklaştık, o cahillikten ne kadar uzaklaştık... Bunu anlamak lazım. Her insanın kendi içindeki o karanlığı görmesi ve onunla yüzleşmesi gerek. Ancak o zaman iyileşebiliriz.
- Roman mı ehlileştiriyor? - Mesela 19 yaşındayken her şeyi bildiğimi zannediyorum. Benim doğrularım en doğruydu herkes yanlıştı. Şimdi biliyorum ki öyle bir şey yok. Benim doğrularım var ama test edilmeye çok muhtaç. Bu ülkede biz hep suçlulukla yetiştiriliyoruz. Ruhu toparlamak için çok zaman lazım. Çünkü o ruh bir kere yaralandı mı dikiş de tutmaz.
AŞK ÖLDÜRSE BİLE PEŞİNDEN GİDERİM
- Komiser Nevzat dizi olarak çekiliyor, daha önce de dizileştirilmişti. Hiç bir gün kendi filminizi çekmek gibi bir fikir aklınızdan geçti mi? Çünkü her romanınız film gibi aslında; sinematografik... - Çok yakında bir romanımı ben çekeceğim: Aşk Köpekliktir. Aşkı çok iyi anlatır. 2005'te yazdım, Türkiye'nin en çok satan hikaye kitabıdır. Hikaye şu: Bir seri katil var, bir kadın. O kadar güzel ki, polis onu yakalamak için gizli göreve çıkıyor. Kadını görüyor görür görmez anlıyor seri katil olduğunu ama âşık oluyor kadına. Hikaye, Almanya ve Türkiye'de geçiyor.
- Aşk köpeklik mi? - Dünyada cinayet nedenlerinin başında aşk gelir. O muhteşem duygu, sadece güzelliklerden, iyiliklerden oluşan bir şey değil ki. Korkuncu da muhteşem. Dehşeti de muhteşem. Yıkıcılığı da muhteşem. Her şeyi sıra dışı, olağanüstü. Ama hep olağanüstülüğü olumlu olarak gösteriyoruz, yanlış! Onun için 'Aşk köpekliktir,' dedim...
- Polis ile kadın filmde nasıl karşılaşıyor? - Film sahnesini anlatıyorum: Gece saat iki. Herkes gitmiş, polis yorgun, votkasını içiyor. Umudunu kesmiş galiba 'Bu katili yakalayamayacağım,' diye oturuyor. Önce bir yasemin kokusu geliyor. Hafif bir koku, böyle rüzgarla beraber. Bir kadın giriyor içeri. Görüyor kadını, görür görmez onun seri katil olduğunu anlıyor. Kendisi için geldiğini biliyor, çünkü kızıl saçlıları öldürüyor. Ondan sonra kadına bakıyor ve 'Ben bununla giderim, beni öldürebilir,' diyor ve onunla gidiyor.
- Ama kadın öldürmüyor... - Evet onu anlatmayalım. Kafamdaki kadın Türkan Şoray'ın 25-30 yaşı... Hani Kadir İnanır ile Selvi Boylum Al Yazmalım'ı çektikleri dönemi.