TEKNE, FIRTINA YÜZÜNDEN ADAYA GECE GELEMEDİ
- Oğlunuz sizi Leros'tan Bodrum'a getirmeyi nasıl başardı? - Oğlum, Bodrum Deniz Kurtarma ekibinin sorumlusu Ayberk Olcay'a ulaşmış. Beni almak için hemen harekete geçmişler fakat deniz fırtınalı olduğu için geri dönmüşler.
Bunu duyunca hastanede yıkıldım. 'Demek ki gidemeyeceğim,' diye düşündüm. Bu arada doktor Cihangir Çelik arayıp, 'Seni Bodrum'dan alacaklar, çünkü o adanın pistine uçak inemiyor,' dedi. Düşünebiliyor musunuz? Uçağınız hazır, ama siz adadan çıkamıyorsunuz.
Fırtına yüzünden tekne gelemiyor.
- Çok zor bir bekleyiş olmalı sizin için. - Bunları düşünerek o gece hiç uyuyamadım.
Koridorun ucunda da bir radyo açıktı. Bütün gece onu dinledim. Sabah 06.00'da oğlum Emre aradı. 'Babacığım, geliyoruz,' dedi. O sırada iki kişi beni sedyeye koyup, ambulansa bindirdi ve teknenin alabileceği yere götürdü.
Tekne gelip kapılar açılınca, Türk arkadaşların hepsi gözüme melek gibi göründü. İnanılmaz bir mutluluktu. Bir buçuk saatte Bodrum'a döndük.
RAHMİ KOÇ, AMELİYATTAN SONRA FIKRA ANLATIP BENİ GÜLDÜRDÜ
- Kurtarma ekibi kaç kişiydi? - Dört kişi. Hiçbir yerim acımadan geldik. Bodrum'da da ambulans havaalanına götürdü. THY'nin özel uçağına bindik. İstanbul'da, Amerikan Hastanesi'nde Borusan'dan Zeynep Hamedi ve Ahmet Kocabıyık beni bekliyordu.
Bu da anlatılamaz bir güç verd. Tabii doktor arkadaşım Cihangir (Çelik) de oradaydı ve 'Ben sana gösteririm,' der gibi bakıyordu (gülüyor).
Ameliyatımı doktor Mehmet Demirhan yaptı. Bana içinde Latince sözcükler de olan bir şeyler söyledi.
Ben de 'Eğer bu bir müzik olsaydı, size ne yapmam gerektiğini söylerdim,' dedim.
- Ameliyatta klasik müzik yayını yapılmış mı? - Hep Bach dinlemişler. Doktor Mehmet Demirhan da klasik müzik dinlermiş.
- Sizi tanıyanlar da çok üzülmüş olmalı bu kazaya... - Rahmi Koç üç kez aradı, sağ olsun. Rahmi Bey, Borusan'a konuk şef olduğunda bir süre öğretmenliğini yapmıştım. 'Doktora sordun mu, ne zaman orkestrayı yönetebileceksin?' dedi. 'Ekim sonunda yönetebilirmişim,' dedim. Bunun üzerine, 'Bak sana bir şey anlatayım,' dedi: 'Bir adam ameliyat olmuş. 'Doktorcuğum ne zaman keman çalabilirim?' diye sormuş. Doktor da 'Üç ay sonra çalarsın,' demiş. 'Ya, öyle mi, çok sevindim,' demiş. 'Niye bu kadar sevindiniz?' demiş doktor. 'Ben keman çalmayı bilmem ki,' demiş.
Bunu bana anlattığında yatakta gülmeye başladım, gülerken de canım yanıyordu. Bülent Eczacıbaşı da geldi. Onun da öğretmenliğini yaptım aynı konser için.
- Ayağınız kaç gün daha böyle koruma altında kalacak? - 10 Ekim'e kadar. Bu alçı değil.
Burada plaklar, çiviler var. Marangoz işi gibi bir şey. Herhangi bir pıhtılaşma olmasına karşı önlem amaçlı da varis çorabı giyiyorum.
Aslında her şeye rağmen çok şanslıyım. Yaşamım boyunca hiç hile yapmadım. Orkestra yönetirken ne besteciye ne öğrenciye... Bunun semeresini ülkemde aldım.
- Eşiniz bir daha motosiklete binmenize izin verir mi? - Herhalde artık motosikletin m'sini göremem hayatımda (gülerek).
Aslında ben de korktum. Çünkü bu düşüş, daha ağır sonuçlar doğurabilirdi. Kendimi hâlâ affedemiyorum. Ne sorumsuzluk...
Artık bisiklete bineceğim.