* Spor delileri vardır ya, hani spor yapmadan duramaz. 57 yaşındadır ama 45 yaşında görünmek ister. Ben onlardan değilim. Şerefimle yaşlanmak isteyen bir adamım.
- Çok alışık olmadığımız bir sahne: Mutfakta Tamer Karadağlı! İzleyici Haluk karakteriyle Tamer Karadağlı'yı özdeşleştirdiği için tuhaf geliyor. Günün kaç saatini mutfakta geçirebilirsiniz?
- Ben Haluk değilim ki, onu oynuyorum ve ne mutlu ki, beğenilen bir tip oldu. Ama benim Haluk'la benzer taraflarım olduğu kadar, benzemeyen çok fazla özelliğim var. Haluk yemek yemekten büyük zevk alıyor. Büyük iştahla yiyor. Ben de büyük iştahla mutfağa giriyorum.
Hem yemek yapmaktan hem de yemekten büyük keyif alıyorum. Bu bir çeşit terapi benim için. Mutfakta uzun saatler geçirebilirim.
Yıllardır böyle. Hamur işi, et yapmaktan büyük keyif alırım. Etoburumdur.
Bazıları balık sever, ben et sevenlerdenim. Hep stresli işler yapıyoruz. Çekimler, röportajlar... Bütün bu koşuşturma içinde insanın kendine zaman ayırması gerek. Benim kendime zaman ayırdığım yer, mutfak. Pilimi şarj ettiğim yer. Zeyno ile mutfakta yemek yapmak, onunla oynamak bir çeşit terapi.
Bir de motosikletimle dolaşmak. Her yere gidebilirim.
- Biraz kilo almış gibisiniz.
- Kiloma dikkat edeyim, yağlandım gibi kaygılarım yok. 45 yaşında bir adamım.
Podyuma da çıkmayacağım. Mal budur yani. (Kahkahayla gülüyor.) Sahanda yumurta yaparım, içine bol tereyağı koyarım...
Kepekli ekmek, öğlenleri salata yiyen erkeklerden değilim. Spor delileri vardır ya, hani spor yapmadan duramaz. 57 yaşındadır ama 45 yaşında görünmek ister. Onlardan değilim. Ben şerefimle yaşlanmak isteyen bir adamım.
TELEVİZYONDA SANAT YAPILMAZ
- Yaşlanmaktan korkuyor musunuz?
- Korksam ne yapayacağım? Gidip saçımı boyatıp, iki yaş daha genç görünmeye mi çalışacağım?
- Brat Pitt 50'sinden sonra oyunculuğu bırakmaya karar vermiş. Siz 50'niz için bir karar aldınız mı?
- Brad Pitt kadar para kazanmış olsaydım, ben 50 yaşımı bile beklemezdim.
50 yaşımda dizi oyunculuğunu bırakıp aşçı olabilirim. Dizi oyunculuğu çok gayriciddi bir şey. Hayalim oyunculuk yapmaktı, bunu gerçekleştirdim ama televizyondaki oyunculuğumuz sanatla manatla alakalı bir şey değil, ticaret. Yani Çocuklar Duymasın'da benim sanat yaptığımı mı düşünüyorsunuz? Televizyonda sanat yapılmaz. Televizyon, şov dünyasıdır.
Popüler bir arenadır. Popüler işler yaparız.
Bu yüzden çok da fazla kalıcılığı yoktur.
Hani tiyatro yaparsın, Shakespeare'i oynarsın, onun sanatsal değeri tartışılabilir ama televizyondaki hangi oyunculuğu tartışabiliriz?
- İçinizde bir huzursuzluk var mı sanat yapamıyorum diye?
- Hiç öyle bir huzursuzluğum yok.
Oyuncu olarak paslanıyorum gibi hissetmiyorum, ben para kazanıyorum şu anda. Rolümün hakkını veriyorum. Zaten herkes oyunculuk yapıyor. Oyunculuk zor bir şey değil ki. Televizyondaki oyunculuk hele hiç zor bir şey değil. Çok ciddiye almıyorum oyunculuğu. Hani ne bileyim bir roket dizayn etmiyorum sonuçta.
FATİH AKIN BANA BİR ŞEY İFADE ETMİYOR
- İyi bir Türk filminde oynamak istemez misiniz?
- Hayır. İstediğim zaman kendim yaparım zaten onu. Yüksel Aksu ile çalışmak isterdim. Yüksel zaten iyi arkadaşım, sık sık da konuşuyoruz. İnşallah bir gün birlikte çalışırız. Ama öyle, şimdi popüler görünen Fatih Akın'ın filminde oynamak benim için hiçbir şey ifade etmiyor.
- Hayat bilançosu çıkarttığınız bir dönemdeymişsiniz gibi geldi bana...
- Hayır, hayatın kendi dinamiği bu.
Belki de buna olgunlaşmak diyoruz, hayata başka bir pencereden bakmayı öğreniyoruz. Daha korkusuz olmuyoruz, daha umursamaz oluyoruz. Ama bazı konularda daha duyarlı oluyoruz. Bu yaşımdan sonra, bu kadar popüler işler yaptıktan sonra, ne kimseye hoş görünme ne de kendimi beğendirme çabam var.
TABİİKİ AĞLAMIŞIMDIR
- Siz televizyonda ne izliyorsunuz?
- Hiç televizyon izlemiyorum. Ama TV'yi açarsam evlilik programlarına bakıyorum. Kafamı boşaltmaya iyi geliyor. (Gülüyor.)
- Boşanmak, ilişkinizi düzeltmiş gibi görünüyor Arzu Balkan'la?
- Biz böyle daha mutluyuz. Kızımız için sık sık bir araya geliyoruz. İlişkimizi iyi hale getirmek için ikimiz de çaba gösterdik. Çünkü boşanmanın iyisi olmuyor, ayrılıklar zor. Kötü kocaydım, iyi bir eski koca oldum. Arzu benim için çok önemli bir kadın. Arzu'yu çok seviyorum, çok değerli görüyorum. Yarın öbür gün birlikte olmayabiliriz, ama bu düşüncelerim hiçbir zaman değişmeyecek.
Evet, zor zamanlar geçirdik. Bütün o toz toprak içinde insanlar bazen maksadını aşan cümleler söyleyebilir ya da davranışlarda bulunabilir. Arzu hiç böyle tuzaklara düşmedi.
- Bir belgesel çekiyorum; 50 yaşındaki 50 erkekle konuşuyorum. Aralarından biri 'Biz kadınlara toslaya toslaya büyüdük,' dedi. Katılır mısınız?
- İki taraf da bazen oyunbaz olabiliyor ve tabii ki ilişkilerimizden bir sürü tecrübe ediniyoruz.
Ama hiçbir ilişki bir başkasına benzemez. Kadını da erkek büyütüyor bence...
- Kolay ağlar mısınız?
- Tabii ki ağlamışımdır, ağlamak ayıp bir şey değil ki, zayıflık da değil. İnsan nasıl gülüyorsa, aynı şekilde ağlayabilir de. Ama çok da sulu göz bir adam olduğumu söyleyemeyeceğim. Herkesin hayattaki sıkıntılarla baş etme yöntemi farklıdır.
Kimi daha depresif olur, kimi daha agresif. Ben çok depresif değilim. Olayların üzerine gitmeyi severim. Mücadeleci bir yapıya sahibim. Hayatı ciddiye almamayı öğrendim. Bunun için belki de 10 sene geçmesi gerekiyormuş. Hepimizin bir olgunlaşma süreci var.
ÇAPKINLIK BENİ İLGİLENDİRMİYOR
- Kadınlar için çapkın bir erkeksiniz...
- (Gülüyor.) Valla bilemem.
- Sizin çapkınlık tarifiniz ne?
- Çapkınlık beni çok ilgilendiren bir şey değil.
Şunu söyleyebilirim: Aslında asosyal bir adamım.
Evcimenimdir, gece hayatım çok fazla yoktur.
Evimde filmlerim vardır, film seyrederim.
- Zeyno'nun sizin gibi bir erkekle evlenmesini ister misiniz? Çünkü kızlar babalarına benzeyen erkekleri seçerler genelde...
- Zeyno sonuçta bir birey olacak. Onu en doğru şekilde yetiştirmeye gayret edeceğiz ama sonuçta bilmiyoruz. Ben de çok fena bir adam değilimdir.
Zeyno kimi seçiyorsa, ondan memnun olurum.
Fetva vermem. Benden bir tane daha yok ki.
- Hayal ettiğiniz yerde misiniz?
- Hayal ettiğim hayatı yaşama lüksüne sahip olan bir insanım. İyi bir oyuncu olmak istedim, çok iyi işler yapmak istedim. İstediğim kadınla evlendim. Sevdiğim kadından çocuğum oldu.
- Sevdiğiniz kadından boşandınız...
- Evet, ama hayat bu. Yağmurlu günler de olacak, güneşli günler de. İnsanın hayal ettiği şeyleri yapmış olması büyük bir lüks. Kızımın da kendi hayal ettiği hayatı gerçekleştirmesini arzu ederim. 'Sen böyle yaşayacaksın, bu okula gideceksin, bu adamla beraber olacaksın,' demem. Ben hayallerimi gerçekleştirdim. Şimdi basit isteklerim var. Bir film yönettim ve çektim inşallah beğenilir.
YÖNETMENLİK ZORMUŞ
- Süpertürk, şubat tatilinde izleyiciyle buluşacak. İlk yönetmenliğiniz. Zor muymuş?
- Vizyona girince boyumuzun ölçüsünü alacağız. Gişe yaparsa ne ala, daha iyisini yapmak için uğraşırız. Gişe yapmazsa da gene ne ala; yine iyisini yapmak için uğraşırız. Keyifli bir çocuk filmi çekmeye çalıştım ben. Yönetmenlik çok zor, hamallık aslında. Her bir detayla sen ilgilenmek zorundasın, herkes sana gelip soruyor.
- Yetenekli misiniz sizce yönetmenlik işinde?
- Ben bir resim yaptım ve bu resmi de sunacağım. Bazı insanlar bu resme bakmaktan keyif alacak, bazıları almayacak. Herkes beğenecek diye bir mecburiyet yok.
- Ne kadarı cebinizden çıktı?
- Böyle şeyler söylenmez. (Gülüyor.) Aşağı yukarı 1 milyon dolara mal oldu.
- Kim yarattı Süpertürk karakterini?
- Ben ve İzlen Erdem. Süpertürk, kostümünü bile annesine diktiriyor. Topuğunun arkasına basıyor, elinde tespihi var. Çok naif bir karakter.
Karadağlı: "Bu anne makarnası. Annemden (Bingül Karadağlı) öğrendiğim makarna en lezzetlisiymiş. İçinde zeytinyağ, sarımsak, rendelenmiş domates var, o kadar. Yemek yapmaktan da, yemekten de büyük keyif alıyorum, bir çeşit terapi benim için."