İlk kez 2004'te,
Supernanny ismiyle İngiliz kanalı Channel 4'te yayınlanan ve kısa sürede dünyanın en çok konuşulan televizyon şovlarından biri haline gelen program, Türkiye'de
Süper Dadı ismiyle yayına girdi. Lisanslı bir uyarlama olan bu eğitici şov programı, TRT'de pazar günleri 17.00'de ekrana geliyor. 20'yi aşkın ülke televizyonu için çekilen programın Amerikan ABC kanalında yayınlanan versiyonu, kategorisinin en yüksek izlenme oranlarına ulaşarak büyük bir başarı elde etmiş. Çocuklarının olumsuz davranışlarıyla baş etmeye çalışan aileleri konu alan bu reality şovda, ailelerin imdadına yetişen süper kahraman Yeşim Varol Şen, gerçek yaşantısında aile içi ilişki danışmanı ve yaşam koçu olarak çalışıyor. Şen, programda hatalı ebeveyn tutumları nedeniyle çocuklarıyla ilişkilerini düzenlemede sıkıntı yaşayan anne-babalara tavsiyelerde bulunuyor ve sağlıklı iletişim kurmalarına yardımcı oluyor. Gerçek aile ortamlarında çekilen programda
Süper Dadı'ya kamera arkasında, 15 yıllık bir kariyere sahip olan uzman psikolog Aysun Ömeroğlu danışmanlık yapıyor. Programın aslında iki süper kahramanı var, ama sadece biri ekrana yansıyor. Yayınlanmaya başladığından beri özellikle çocuklu ailelerin ilgiyle izlediği programa çok başvuran var. Çekimler için birçok aileyle görüştüklerini ve aileler seçim yapmakta zorlandıklarını söyleyen Aysun Ömeroğlu, ilk kriterlerini; "Ailenin gerçekten bize ihtiyacı olması," şeklinde tanımlıyor: "Genelde tablo şöyle: Depresyondan çıkamamış bir anne, çok sıkıntılı ve yalvar yakar halde bizi çağırıyor. Fakat aslında şikayet ettiği konular çocukların normal tepkileri. Çocuk doğal olarak araştırmacı ve meraklı. Ama anne o kadar bunalmış ki bütün bunları sorun gibi görüyor. Kadın boğulmuş ve 'Gelin beni kurtarın,' diyor aslında." Ömeroğlu, gittikleri aile, program formatına uygun olmasa da mutlaka psikolojik destek verdiklerini söylüyor: "Geçtiğimiz günlerde üç dört aileyi eledik ama gözle görülen basit birkaç sorunları vardı. Birkaç öneriyle çözüldü. Gücümün yettiği kadar yardım ediyorum. Bazen bir evde, beş yaşındaki çocuğun altının bezli olduğunu görüşoruz. Bunu hemen üç günde çözmek mümkün değil. Böyle durumlarda biz evden çıksak da aile ofisime geliyor, telefonla danışıyor. Sorunu çözene kadar çalışıyoruz." Programa başvuran aileler arasında belli bir sınıflama yapmanın mümkün olmadığı görüşünde Aysun Ömeroğlu: "Çok lüks evlerde yaşayan, iyi eğitimli aileler de daha gelir ve eğitim düzeyi düşük aileler de aynı sorunları yaşıyor. Çocuğuyla sorun yaşamayan yok. Ama sorunlarla başa çıkmayı bilemediğiniz zaman işler büyüyor. 'Aman çocuğumun psikolojisi bozulmasın,' diye her şeye 'Evet,' diyen anneler var. Ne oluyor, çocuk söz dinlemiyor, çünkü sınırlarını bilmiyor. Dünya onun etrafında dönüyor. Bir de aşırı kuralcı, dayakla sorunları çözmeye çalışan anneler var. İki ayrı uçta, aynı noktaya gidiyor. Her şeyine 'Evet,' dendiğinde de laf dinlemiyor. Biz de bu disiplini oturtmaya çalışıyoruz."
RENCİDE EDİCİ SORUNLAR EKRANA YANSIMIYOR
Programın ekran yüzü olan Yeşim Varol Şen de kamera arkasında ekrana yansımayan müthiş bir çalışma olduğunu söylüyor: "Ailedeki rencide edici olabilecek birçok sorunu ekrana yansıtmıyoruz, ama çözmek için çalışıyoruz. Karıkoca arasında da problemler oluyor. 'Eşimle beş senedir aynı yatakta yatmadık, karşılıklı bir kahve içmedik,' diyen çiftler var. Evi bir düzene sokup, hem çocuklar belli bir düzen içinde büyüsün hem de anne babanın da kendine vakti kalsın ve huzurlu bir aile ortamı oluşsun diye uğraşıyoruz. Biz bir eve girdikten sonra çocuk, ann,enin neye kızıp neye izin vereceğini, neyi iyi yaparsa ödül alacağını, neyi yanlış yaparsa mola alacağını biliyor. Kaçta yatacağını, sabah kaçta kalkacağını biliyor hale geliyor. Sanılanın aksine çocuklar sınırları ve kuralları çok seviyor. Beş yaşındaki çocuğa annesi kıyamayıp kural koyamıyorsa, bu çocuk seneye okula gidince, okuldaki kurallara uymasını nasıl bekleriz? Kurallar evde başlıyor. Çocuk evde öğrendiği nizamla, önce okuldaki sonra da toplumdaki kurallara uyma becerisini geliştiriyor." Şen, programda uyguladıkları eğitim metodunun çok basit ve bilimsel çevrelerde de onaylanmış bir yöntem olan mola yöntemi olduğunu söylüyor: "Şu andaki anaokullarında da bu yöntem uygulanı