Hayat ve deniz, birbirine benzer. Gün gelir, sizi bilmediginiz yerlere savurur, gün gelir karşınıza güvenli bir liman çıkar. Ancak ikisi de sürprizlerle doludur. Bu nedenle, tıpkı denizde olduğu gibi, ayakta kalabilmek için mücadele etmek şarttır hayatta. Çoğunluğumuz, kendi sorumluluğumuzu almaya hazır olduğumuzda yaşlarda başlarız bu mücadeleye. Bazılarımızsa, doğduğumuz anda. Bugün o 'bazı'lardan birinin, hatta belki de en azimlisinin hikayesini anlatacağız size. 16 yaşındaki Cansın, yelken camiasının tanınmış isimlerinden Hakan Yemlihaoğlu'nun kızı. Doğuştan serebral palsi, yani beyin felci hastası. Buna rağmen bir 'çılgın proje'ye imza atmaya hazırlanıyor. 'Umuda Yelken' projesi kapsamında, Engelliler Haftası'nda (10-16 Mayıs) 12 metrelik bir tekneyle İstanbul'dan yola çıkacak ve 19 Mayıs'ta Samsun'a varacak. Üstelik yol boyunca teknenin dümenini kendi başına idare edecek ve uğradığı limanlarda onu karşılayan engelli gençlerle bir araya gelecek. Proje, uzun vadede Cansın'ın yanı sıra pek çok başka engelli gencin de hayatını değiştirecek. Nasıl mı? Bu soruyu ve projenin detaylarını baba Hakan Yemlihaoğlu'na sorduk.
- Cansın'ın hastalığı tam olarak nedir? Neleri yapabiliyor, hangi uzuvlarını kullanamıyor?
- Hastalığın adı serebral palsi, yani bir tür beyin felci. Cansın bu yüzden yürüyemiyor ve ellerinden birini kullanamıyor. Zeka düzeyi de çok ileri değil, normal bir seviyede... Hastalık şu şekilde ortaya çıktı: Eşimi, Cansın'a hamile olduğu sırada hipertansiyon nedeniyle hastaneye kaldırdık. Doktor, doğuma daha vakit olsa da eşimi kurtarmak için bebeği sezaryenle alması gerektiğini söyledi. Bir tür gecikmiş kürtaj gibiydi yani... Ancak maalesef Cansın ölü doğdu. İki buçuk dakikalık müdahalenin ardındansa hayata döndü ve küvöze alındı. 27 gün yoğun bakımda kaldı. Ardından 29. günde çift taraflı fıtık ameliyatı oldu. Üstüne bir de serebral palsi, yani beyin felci hastası olduğunu öğrendik... Ancak hastalığına rağmen hep kendiyle barışık bir çocuk oldu.
- Bu projeye koyulmak sizin fikriniz miydi yoksa Cansın'ın mı?
- Yelkencilikle uğraştığım için yaz aylarında Cansın'la ayrı düşüyoruz. O yazlığa gidiyor, bense yarışlara. Cansın bir yaz günü sitem dolu bir sesle, 'Baba, seninle hiç ortak bir macera yaşamadık. Sen ölünce hep hatırlayacağım bir anımız olsun,' dedi. Ben de en iyi bildiğim işi, yani yelkeni işin içine dahil etmeye karar verdim. Engelliler Haftası'nda, 12 Mayıs'ta yola çıkarak, 19 Mayıs'ta memleketim Samsun'a varmaya karar verdik.
KIZIMDA ARNAVUT DAMARI VAR
- Tekneyi tamamen Cansın mı idare edecek?
- Evet, teknede yalnızca Cansın ve ben olacağız. Dümenin kontrolü tamamen kızımda olacak, ben ise ona tayfalık yapacağım. Bizi takip eden ikinci teknedeyse bir doktor bulunacak. Bizim teknemiz, proje ortağımız Kıraça Holding'e bağlı Sirena Marine tarafından tahsis edilmiş bir Azuree 40. Ayrıca tekne modifiye ediliyor. Cansın'ın dümeni rahat idare edebilmesi için ralli arabalarındaki sürücü koltuklarına benzer koltuklar konulacak. Kamaraya iniş-çıkış için de özel bir lift sistemi kurulacak. Şile, Kefken, Ereğli, Amasra, İnebolu ve Sinop rotasında, yalnızca gündüzleri yol alacağız. Uğrayacağımız limanlarda bizi engelli dernekleri karşılayacak ve çeşitli etkinlikler düzenlenecek.
- Peki, doktorlar ne diyor? Yolculuğun Cansın için bir sağlık riski yaratma ihtimali var mı?
- Aksine sağlığı için çok faydalı olacağını söylüyorlar. Cansın, normalde fizik tedavide yaptığı hareketlerin benzerlerini, teknede doğal bir şekilde hareket ederken yapacak. Ayrıca böyle bir projeye kalkışması ve onu başarıyla sonuçlandırması da, onun kendine güvenini büyük ölçüde artıracak.
- Sözlerinizden anladığım kadarıyla, kızınızın seyahati başarıyla tamamlayacağından bir an bile şüphe duymuyorsunuz.
- Bizim ailede Arnavut damarı vardır! Annem Arnavut kökenli, Cansın'ın inatçılığı ve azmi aileden geliyor. Hiç şüphem yok, o karşısına nasıl bir zorluk çıkarsa çıksın kafasına koyduğu şeyi yapar.