İşadamı Uğur Doğan, 21 yıldır bir banka kasasında özenle sakladığı pul koleksiyonunu sonunda ortaya çıkardı. Koleksiyonun özelliği içindeki tüm mektupların, dünyanın dört bir yanından, İsviçre'de yaşayan Albert Edelman adlı bir Yahudi işadamına gönderilmiş olması. Edelman üzerlerindeki pulları biriktirmek için mektupları zarflarıyla saklamış ve üç klasörde sınıflandırmış. Avrupa'dan, Amerika'dan ve Asya'dan gelen mektup ve pullar. Uğur Doğan mektupların kendisine intikal etme hikayesini şöyle anlatıyor: "80'li yılların sonunda ve 90'ların başında turizm sektöründe çalışıyordum. İsviçre'den Türkiye'ye tatile gelen Josef&Margirit Wiess-Mooser çiftiyle tanıştım. Tanıştığımızda 70'li yaşlarında ama hayata sıkı sıkıya bağlı insanlardı. Her gelişlerinde sörf, katamaran gibi kendileri için yeni sporlar öğreniyorlardı. Josef o zamanlarda bir market zincirinin CEO'suydu. Burada bazı sorunlarla karşılaştılar ve ben çözmelerine yardım ettim. İyi dostlar haline geldik. Günün belli bir saatinde buluşup satranç oynardık. Beni çocuklarıymışım gibi severlerdi. Son gelişlerinden birinde yanında bir çantayla geldi. 'Bunu iyi sakla! Bu senin geleceğin,' dedi. İçinde bu koleksiyonun bulunduğu o çantayı 1991 yılından beri bir banka kasasında saklıyorum. Deforme etmemek ve zarar vermemek için yıpranmış jelatin kapaklar dahil hiçbir şeyi değiştirmedim."
İLGİNÇ BİR KOLEKSİYON
Mektupların hepsi aynı kişiye gönderilmiş: Albert Edelman. Ama bazı yazışmalarda zarfın üstüne alıcının gerçek ismi yazılırken, diğer bazılarında sahibi olduğu Oden Dental adlı şirketin adı yazılmış. İsviçre'de Edelman ve ailesinin izini sürmeye çalıştığınızda şunlarla karşılaşıyorsunuz: Edelman ailesi on yıllar önce bütün işlerini devredip ya da kapatıp ABD'ye göç etmiş. Uğur Doğan'ın ifadesine göre Albert Edelman kaybolmasını istemediği koleksiyonunu, o da bir Yahudi ve arkadaşı olan Josef Mooser'e bizzat vermiş.
Doğan'ın tespit edebildiği kadarıyla ilk mektubun gönderildiği tarih, 27 Aralık 1937. Son mektubun 14 Kasım 1956'da gönderildiği düşünülürse zarf ve pullar hemen hemen 20 yıllık bir dönemi kapsıyor. Mektuplar toplam 93 farklı ülkeden gönderilmiş. Koleksiyonda 434 zarf ve 1129 pul bulunuyor.
Edelman zarf ve pulları üç farklı klasörde toplamış. Avrupa klasöründe 30, Amerika klasöründe 23 ve Asya-Afrika klasöründe 40 ülke bulunuyor. Edelman'ın tasnifine göre Türkiye, Avrupa'da yer alırken Kıbrıs ve Malta gibi adalar Asya-Afrika'da sınıflandırılmış.
Koleksiyona bakarak çeşitli siyasi tarih okumaları yapmak mümkün. Sözgelimi, İngiliz ve Hollanda Hindistanları arasındaki farkı görmek mümkün. Bunun yanı sıra ülkelerdeki iktidar değişikliklerinin pullara yansıması çok açık. Almanya'dan gelen pulların bazılarında Hitler öncesi ve sonrası dönemin figürleri de bulunurken, Hitler tarafından işgal edilen Böhmen-Mahren bölgesinin pullarında Hitler'in resmi bulunuyor.
Koleksiyon ayrıca ülkelerin ekonomik durumları hakkında da ilginç bilgiler veriyor. Zaman içerisinde pul ücretlerinde meydana gelen artış koleksiyona olduğu gibi yansımış.
Edelman, Türkiye'den gelen altı mektubu saklamış. Göndericiler arasında Mikail Mirzazade ismi ön plana çıkıyor. Bunun yanı sıra Gök ve Ortakları Limited Şirketi dikkat çekiyor. Türkiye'den gönderilenler arasında Türkiye İş Bankası'na ait bir teminat çeki de var. O zamanlar İş Bankası'nın sermayesi 5 milyon TL imiş ve harici şubeler olarak Hamburg ve İskenderiye yazılmış. Türkiye'den gelen pullar arasında Atatürk'ün son dönem çizimlerinden biri yer alıyor.
YAHUDİLERİN 'KAÇIŞ PLANI' MI?
Koleksiyonun şu anki sahibi işadamı Uğur Doğan bu haliyle bile dünyada tek olduğunu söylediği koleksiyonun göründüğünden farklı bir hikayesinin olabileceğini iddia ediyor: "Koleksiyonu bana veren Josef Mooser bana bazı hikayeler anlattı. Dikkat edilirse Edelman ve mektupları gönderen kişilerin çoğu Yahudi. Zaman aralığı 2. Dünya Savaşı yıllarını işaret ediyor. Yahudilerin Almanya'da ve çevre ülkelerde baskı altına alındıkları bir dönem... İsviçre'de bile Nazi etkisi var. Bence iş yazışması gibi görünen bu mektupların arka planında Yahudilerin Almanya'dan kaçırılması ve dünyanın diğer ülkelerinde örgütlenmesiyle ilgili bir ağ olabilir. Bu yüzden ben bu koleksiyona 'Kaçış Planı' adını verdim." Gerçek olduğu takdirde koleksiyonun değerini artıracak ama tarihçiler tarafından dikkatle araştırılması gereken bir iddia bu. Zarfların içerisinden çıkan mektupların saklanmamış olması işi belirsizliğe sürüklüyor. Doğan "Tehlikeli olduğu için mektuplar anında imha edilmiş olabilir," diyor.