FAR ve Crysis... Bundan sonra tek bir oyun üretmese dahi, bu iki seri Crytek'i oyun tarihinin en başarılı şirketleri arasına sokmaya yeter. Şirketi özel kılan bir başka özellik daha var; o da 1970'li yıllarda Almanya'ya göçmüş bir işçi ailesinin üç oğlu tarafından kurulmuş olması. Geçen ay kurulan Türkiye ve ABD stüdyolarına ek olarak Almanya, İngiltere, Güney Kore, Ukrayna, Macaristan ve Bulgaristan'da da birer stüdyosu bulunan bol ödüllü şirket, merakla beklenen yeni oyunu Crysis 3'ü piyasaya sürdü. Bu vesileyle firmanın CEO'su Cevat Yerli ile hem ailesini ve sektöre giriş hikayesini hem de oyun sektörünü konuştuk.
1974'te Giresun'dan Almanya'ya giden bir işçi ailesinin çocuğuyum. Bilgisayar dünyasıyla tanışmam, babamın bana ve ağabeylerime 1984'te Commodore 64 almasıyla oldu. Babamı 'Derslerimiz için lazım,' diyerek kandırmıştık, ama amacımız oyun oynamaktı. Babam bizi üzmemek için üç aylık maaşını biriktirmişti. Ağabeylerimle ilk oyunumız Trader'ı yazdığımda 12 yaşımdaydım. Bu oyun, bize bir Alman dergisinin açtığı yarışmada birincilik kazandırdı. Dört-beş yıl sonra daha ciddi bir oyun üzerinde çalışmaya başladım. Ama oyun bitmeden altı ay önce, benimkine çok benzeyen Street Fighter çıktı ve piyasayı sildi süpürdü.
Sonraki yıllarda internetten tanıştığım bazı arkadaşlarla (Tabii o günlerde internetin bu kadar pahalı olduğunu acı bir sürprizle öğrendim. İlk faturam tam 1200 mark gelmişti!) hobi olarak PC oyunları geliştirdik. Far Cry'ın demosu olan X Isle'ı yapan bu ekipti. O sırada biri mühendislik, diğeri reklamcılık yapan kardeşlerim demoyu çok beğendi ve 2000'de üçümüz Crytek'i kurduk.
FERYADIMIZA DAYANAMADI
Kaderimiz, aynı yıl katıldığımız Los Angeles'taki E3 Oyun Fuarı'nda değişti. Giderken amacımız büyük firmalara demoyu göstermekti. Almanlar gibi, her şeyi eksiksiz hazırladık, broşür bile bastırdık. Giriş ücretinin kişi başı 250 dolar olduğunu ve önceden yatırılması gerektiğini kapıda öğrenince, şok yaşadık. Nihayet içeri girdiğimizde takım elbiselerle uzaylı gibi görünüyorduk, herkes gayet salaştı. Fuarda NVIDIA temsilcisi 'Yahu ta Almanya'dan geliyoruz, demomuza bir baksan ölür müsün?' feryadımıza dayanamayarak, bize iki dakika ayırdı. O süre tamamlanmadan demomuz o kadar dikkat çekti ki çevremizi gazeteciler sardı.
Ardından bize yeni GeForce grafik kartları için bir demo yapmamızı önerdiler. Bu işten 50 bin dolar kazandık. Kısa süre sonra Ubisoft'tan bir oyun geliştirmemiz talebiyle görüşme daveti aldık. Hemen arabaya atlayıp yaşadığımız Coburg'tan Paris'e gittik. Bir hafta sonra ilk ödeme hesabımıza yattı. Hem de tam 600 bin dolar!
Tabii bir anda iş ciddiye bindi. Pek tecrübemiz yoktu ve "Nasıl yapacağız?" diye panik olduk. Önümüze geleni işe alıyorduk, "Yazılımcı mısın, programcı mısın, yarın gel başla," diyorduk. Hedefimiz en iyilere rakip olabilecek, ama aynı zamanda yeni ve sıra dışı yanları olan bir oyun üretmekti. Üç yıllık çalışmanın sonunda Far Cry çıktı ortaya. Oyun piyasaya Mart 2004'te çıktı ve ilk dört ayda 730 bin sattı. Şu an üç kıtada stüdyolarımız var. Çılgınca değil mi?
Türkiye için, kahramanları Türk olan, tamamen yerli içeriğe sahip bir oyun üretilebilir. Türk tarihinde, özellikle Osmanlı döneminde küresel anlamda etki yaratacak hikayeler var.
CRYSIS 3, HİKAYEYİ TAMAMLIYOR
"Bu hafta piyasaya çıkan Crysis 3, ilk iki oyununun hikayesini tamamlıyor. Oynanış biçimi ve ruhu açısındansa ilk oyuna daha yakın olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden daha önce hiç Crysis oynamayanlara da hitap ediyor. Oyun, yeni ve daha önce görmediğiniz bir dünyada, büyük bir savaşın ardından sular altında kalarak bir doğaya teslim olmuş, ormanlarla kaplanmış New York'ta geçiyor. Oyunculara yine büyük bir serbestlik sunacağız. Düşmanlarını nerede, nasıl yakalayıp; sessiz mi, aksiyon dolu mu, yoksa taktik bir hamleyle mi alt edeceklerine kendileri karar verecek."