True Blood'ın geçen hafta başlayan yeni sezonu öncekilerden biraz farklı olacak, uyaralım.12 yerine 10 bölüm seyredeceğiz, bu bir. Dizinin yaratıcısı Alan Ball kaptan köşkünden ayrıldı ve yalnızca yapımcı olarak
True Blood'a destek veriyor, bu iki. Çekimler sırasında ikiz çocuklarının doğumunu beklediği için başroldeki Anna Paquin biraz anaç bir rolde karşımıza geliyor ve çoğu sahnede dublör kullanıyor, bu da üç. Bunlar bir yana bırakılırsa, FOX Life'ın pazartesi akşamları 23:00'te gösterdiği
True Blood'ın altıncı sezonunda hikaye kaldığı yerden devam ediyor. Yıllar önce Sookie ve kardeşi Jason'ın ebeveynlerini öldüren ve şimdi eski bir arabanın içinde arzıendam eden Warlow bu sezon fenomen karakteri olmaya aday. Kötüler cephesinin bir diğer merak edilen figürü ise geçen sezon dünyanın ilk vampiri Lilith'in ruhuyla bütünleşen, bir nevi yüzük takmış Frodo'ya dönüşen Bill Compton. Kendisine bu sezonda Billith ismi layık görülmüş. Ne de olsa önümüzdeki ayları "Billith kimdir, güçlerinin sınırları nedir?" sorusunu çözmeye uğraşarak geçireceğiz. Bill'in Superman misali uçmasıyla başlayan altıncı sezonda gözler ilk bölümde yönetmen koltuğuna da oturan oyuncu Stephen Moyer'ın üzerinde olacak. Eric ve Sookie'nin ilişkisine odaklanan dördüncü sezonda
True Blood'ın seks sahnelerinin vampirler cephesinden gelmesine alışmıştık. Diziyle özdeşleşen bu sahneler bu defa daha çok kurtlar cephesinden gelecek gibi görünüyor. Kurt sürüsünün lideri Alcide'ı ilk bölümde üçlü seks yaparken izlememizden belli bu. Vampirlere gelince onlar daha çok
Yalan Rüzgarı veya
Cesur ve Güzel kafasında takılıyorlar. Dizinin yeni şefi Brian Buckner,
Rolling Stone'a verdiği söyleşide "Pembe dizi köklerimize dönmemiz, romantizmin dizideki önemini hatırlamamız gerek," buyurmuş. Bu da Sookie-Bill-Eric arasındaki aşk üçgeninin, kenar uzunlukları değişse de bu sezona egemen olacağının habercisi. Sookie bir Bill'e, bir Eric'e koşarak kararsızlığıyla bizi çileden çıkarmaya hazırlanıyor. Önceki yıllarda vampirlerle dostane ilişkiler kurmaya gayret eden insanlar cephesine gelince... Burada savaş tamtamları duyulmakta zira Bon Temps valisi Burrell, geçen bölümlerde yaşananların intikamını almaya karar verip vampirlere savaş açıyor. Yaptığı silahlanma çağrısı ve anayasaya, kurucu babalara dair sözleri ise sağcı-devrimci Çay Partisi benzeri bir hareketin ipuçlarını veriyor.
KAN AZALDI, REYTİNGLER DÜŞTÜ
İlk bölümde ne akan kan alıştığımız dozdaydı, ne de seks sahneleri. Amerika'da dört buçuk milyon kişinin izlediği bu bölümün reytingleri, geçen sezon prömiyerine oranla yüzde 13 daha düşük. Alan Ball,
TV Guide'a verdiği söyleşide çok beğendiğini söylediği yeni sezonun "Korku, aksiyon ve mizahın mükemmel bir karışımı," olduğunu anlatıyor. Ama hemen ardından bir daha bu işlere dönmeyeceğinin sinyalini veren sözler söyleyerek aslında canının sıkkın olduğunu itiraf ediyor. Sıkıntısının kaynağı
True Blood'ın seksapelini ve cool halini yavaştan kaybettiğini görmesi olabilir pekala.