Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKNUR K. AKMAN

Yuva için daha erken

Çocuklar yeterince hazır olmadan yuvaya gönderilmemeli... Çünkü onların dış dünyaya açılmadan önce bizimle yeterince zaman geçirmesi ve duygusal olarak güçlenmesi şart

Çocuklarımız büyüyor... Kimimizinki yürümeye başladı, kimimizinki konuşmaya... Kimisi yuva çağına geldi, kimisi okul yaşına... Son günlerde de bana sorulan soru hep şu: "Ayşekiraz'ı bu yıl yuvaya verecek misin?" Bıcır bıcır konuşan ve arkadaşlarıyla oynamaktan çok keyif alan bir çocuk olarak, tam gün olmasa da yarım gün bir yuvaya gidebilir belki. Üstelik okullar başladığında 28 ayı bitmiş olacak, bir oyun grubuna katılmak için çok da küçük sayılmaz... Ama benim bu konuda kararım belli, Ayşekiraz'ı bu yıl yuvaya vermeyeceğim. Neden derseniz, öncelikle o kadar kalabalık bir çocuk grubunun içine karışması için henüz küçük olduğunu düşünüyorum. Buna "Kızına kıyamıyorsun," da denilebilir ama hissiyatım bu. İkincisi dış dünyaya açılmazdan önce bizimle biraz daha vakit geçirmesi ve duygusal olarak da güçlenmesi gerektiğine inanıyorum. Özgüveni iyice gelişmeli, olur olmadık şeylerden ürkmemeli, ne istediğini tam olarak ifade edebilmeli. Bir diğer sebep de daha şimdiden, "Çocuğumu hangi okula göndereceğim?" telaşı yaşamak istememem. Daha 10 ay önce memeden kestim, şimdi de yuva yuva dolaşmak bana hiç çekici gelmiyor; kendime mümkünse bir yıl daha rahat zaman vermek istiyorum. Tabii işin ekonomik kısmı da var. Ne yazık ki eğitim sisteminin tam oturmadığı ülkemizde, çocuğunuzun iyi öğrenim görmesi için okul çağı boyunca milyarlar ödemek zorundasınız. Bu ödemeye yuvadan itibaren başlayınca, insanın asabı bozuluyor ister istemez. Nasıl bozulmasın? Çocukları yuva yaşına gelen arkadaşlarım aklı başında, düzgün eğitim veren, uygun fiyatlı bir yuva bulmak için çırpınıp duruyor. Parası bir tarafa, içlerine sinen, çocuklarını gönül rahatlığıyla emanet edecekleri yerlerin sayısı çok az maalesef. Belki şöyle demek daha doğru: İngilizce öğretmekten fırsat bulup da çocuklara oyun oynatan, yaratıcı zekâlarını geliştirmeye yönelik aktiviteler yaptıran yuvaların sayısı çok az. Yıllık 15-25 milyar arasında değişen yuva fiyatlarıyla karşılaşınca tabii ki soruyorsunuz: "Neden bu kadar pahalısınız?" "Ama biz İngilizce eğitim veriyoruz." Çocukların üç yaşında böyle bir tercih yapabildiğini ve "Anne, baba ben İngilizce öğrenmek istiyorum!" dediğini sanmıyorum. Gelgelelim ebeveynler bu konuda inanılmaz iddialı, mümkünse beş yaşına kadar birkaç dil birden konuşsun istiyorlar. Bodrum'daki yazlığımızda bir komşumuz var, kızları Alara üç yaşını doldurdu. Boston'da yaşıyorlar. Alara İngilizce bilmiyor çünkü anne babası doğduğundan beri onunla Türkçe konuşuyor, karı koca kendi aralarında da... "Burada dikkat ediyorum, yurtdışında yaşayan aileler çocuklarıyla mutlaka o ülkenin dilini konuşuyor. Biz ise tam tersi, özellikle kızımızın önce kendi dilini öğrenmesini istiyoruz. Anadilini bilmeyen bir çocuk, ikinci bir dili nasıl hakkını vererek konuşabilir ki? Biz Türkiye'den Alara'ya çantalar dolusu Türkçe kitap taşıyoruz, burada ise insanlar daha konuşamayan çocuğuna İngilizce masal kitapları alıyor. Bu arada Türkçe kitap bulmakta da epey zorlandığımızı söyleyeyim. Çocuk yayınları arasında İngilizce olanlar Türkçe olanlardan çok daha fazla Türkiye'de, demek ki talep o yönde," diyor Alara'nın annesi. Kısaca bu İngilizce merakına bir anlam veremiyor, bence haklı olarak çok da hata olduğunu düşünüyor. Ancak her şeye rağmen ben de ona şunu söylemek istiyorum, "Maalesef bu ülkede insanlar düzgün bir iş sahibi olabilmek ve adam yerine konabilmek için en az bir dil konuşmak zorunda. Aileler de daha çocuğu doğar doğmaz gelecek kaygısına düşüyor. Hiçbir şeyin garantisi yok çünkü!" Bir süredir ne düşünüyorum biliyor musunuz, Bodrum ya da sevdiğim, kendimi mutlu hissettiğim benzeri küçük bir yere yerleşmeyi. Hayat biraz daha sakin, kaygılar biraz daha az, insanların yüzü daha fazla gülüyor... Hiç olmazsa Ayşekiraz ilkokul çağına gelene kadar diyorum. Vallahi bize ilaç gibi gelir, sonrasını duruma göre düşünürüz!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA