Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEDA DİKER

Aldatmalara farklı bir bakış açısı

Suçlu-kurban ilişkisi kurmadan, birbirimizi kırmadan aldatmaların üstesinden gelmenin yolu yine de sevgiden geçer

Aldatılmak... Ve aldatmak... Ne kadar da zor bir deneyim, öyle değil mi? Evli bir çift... Adam yakışıklı, kadın hoş ve bakımlı. Her ikisi de çok mutlu gibi görünüyor. Her evlilikte olduğu gibi cicim ayları çoktan geçmiş. Tutkulu aşk dönemleri yerini huzurlu bir sevgiye bırakmış. Saygıya bırakmış. Günlerden bir gün adam karısından uzaklaşmaya başlamış. Öyle olur ya, araya başka bir beden girmeye başladığında erkekler muhakkak yakayı ele verirler, çünkü zaten tek bir kadının ruhunu tamamıyla anlayıp onu mutlu edebilmek bile zorken, birden fazla kadını idare edebilmek onlar için çok zordur. Onu en yakından tanıyan karısı durumu hemen fark eder aslında. İşte bu adam da yalnızca karısının anlayabileceği ipuçlarını çoktan vermeye başlamış. Yatakta sevişirken bir iki farklı sözcük kullanmak, sokaktaki güzel bir kadının bakışlarına farklı cevaplar vermek, yerli yersiz özenli kıyafetler giymek, esrarengiz yeni arkadaşlarla zorunlu görüşmeler gibi... Sonunda kadın fark etmiş. Ve yüzleşme yaşanmış. Çok büyük bir kavga kopmuş. Evde ve yüreklerde fırtınalar esmiş. Uykusuz geçirilen geceler, durup durup birbirini hırpalamalar, cezalandırmalar... Bunun iki sonucu olabilir. Ya kadın kurban rolü oynayarak kocasını suçlu hissettirecek ve bu şekilde onu geri elde edecek ya da adam çekip gidecek. Her ikisi de ne kadar kötü, öyle değil mi? Peki, bir başka çift... Yine adam yakışıklı. Kadın genç ve havalı. Birbirleriyle öyle bir ilişkileri var ki, ne seninle ne de sensiz.... Tutkulu bir aşk da var, yüksek volümlü kavgalar da... Erkek biraz titiz. Karısından beklentileri yüksek. Ve bu beklentiler karşılanmadığında hayal kırıklığına uğruyor. Bu duygusu onu, karısını her fırsatta eleştirmeye itebiliyor. Ya da zaman zaman ipin ucu kaçtığında sert davranabiliyor.

YA KADIN AYRILMAK İSTERSE
Kadın ise onu tam olarak anlayamıyor. Farklı dünyalarda yaşadıklarını düşünüyorlar. Gelgelelim öylesine hoş, pırıl pırıl evlatları var ki ve aslında çekişmeyi bıraktıklarında birbirlerini öyle güzel sevebiliyorlardı ki, ayrılık akıllarından geçmiyor. Günün birinde kadın kocasının karşısına geçiyor ve boşanmak istediğini söyleyiveriyor. Hatta hayatında başka bir aşk olduğunu söylüyor. Yani kadın kendisinden yüksek beklentileri olmayan, onu eleştirmeyen, olduğu gibi sevdiğini söyleyen birine gönlünü kaptırıveriyor. Erkek ne mi yapıyor? Normal bir kadının beklentisi, kocasının bu duruma kırılması... Kızması. Fırtınalar kopartması. Cezalandırması. Biz bunları bekliyoruz. Hepimizin ezberlediği davranış şekilleri var. Hop diye cezalandırıveriyoruz. Peki elimize ne geçiyor? Gönülsüzce bize mecburiyet hissiyle geri dönen ama içten içe bize öfkelenen bir eş mi? Birbirini tamamlayamayan ama statükoyu, toplumsal görüntüyü, sosyal yaşamı sürdürebilmek için yarım yamalak bir mutluluğa razı olmak mı? Peki ya bu eşler başka türlü davransaydı ne olurdu?

YASAKLA CEZAYLA DEĞİL, SEVGİYLE
Mesela kadın, aldatan kocasını karşısına alıp: "Bütün bunların bizim aramızdaki bir eksiklikten kaynaklandığını biliyorum. Gel bunu karşılıklı olarak anlamaya çalışalım. Ne sen ne de ben eksik bir şeyler yaşamayı hak etmiyoruz. Yaşadıkların geride kalsın. Gel biz bunu düzeltmeye çalışalım. Düzeltemezsek ayrılırız," diyebilseydi... Ya da diğer erkek, aldatan karısına: "Benim de yaşadıklarında payım var. Bunları niye yaşadığını anlıyorum. Ama bir tercih yapmalısın şimdi. Bize biraz süre ver. Nerede sorun olduğunu anlayalım," deseydi... Neler olurdu? Ama hiç suçlu-kurban ilişkisi kurmadan. İki kişi birbirindeki güzel özelliklere odaklansaydı. Aldatan kişi çoğunlukla anlaşılmadığını düşünür. Ve birdenbire gerçekten bütün çıplaklığıyla yaptıkları ortaya çıktığında anlaşılabildiğini fark etse... Ceza değil sevgiyle karşılaşsa... Bize her ne yaparlarsa yapsınlar sineye çekelim, demiyorum. Sadece tarafsızca anlayabilmek ve öç almadan bir aileyi yeniden sevgiye odaklayabilmekten bahsediyorum. Her iki tarafın da isteğiyle elbette. Günümüzde evlilik kurumu yıkılmaya, çürümeye yüz tuttu. 2010 yılında rekor düzeyde boşanma gerçekleşti. İnternet sitelerinde evli, bekar herkes birbirini aldatmaya, maceralar yaşamaya başladı. Ve sorunsuz, aldatmasız evlilikler tarihe karışmaya başladı. Dış görüntü önemli değil. İçleri kaynıyor. Herkes susuyor. Birbirine üç maymunu oynuyor. Yasakla, cezayla çözüm bulamıyoruz. Ya sevgiyle? Bunu bir düşünelim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA