Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Bizi aşka fena halde doyuruyorlar!

Alemin Hollywood'u, Bollywood'u varsa, bizim de neden Odunİstanbul'umuz olmasın? Neden bizi aşka doyurmasın yeni dönem fantezi-sinemacılarımız?

N'olacaktı ki kıymetli okur? Aya, fezaya mı çıkacaktık? Bizim milli bünyemizin yetiştirdiği 'hacker' da, yüksek bilgisayar dehasını, elbette gidip Lady Gaga'nın seks partisi fotoğraflarını ele geçirmek gibi bir hayır işine vakfedecekti! Hiç şaşırtıcı değil... Yahu, bizim bütün işlerimiz böyle arkadaş! Adam koskoca milli futbolcu... Serdar Özkan... '34 SOZ' olan plakasını, adına soyadına uyumlu olsun diye 'O'nun üzerine iki nokta koyup '34 SÖZ' yapmış! Resmi evrakta sahtecilikten de bir yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırılmış! Neyse ki cezası tecil edildi... Şimdi, buradan kendisini uyarmak isterim; bu sefer de adını plakaya uydurmak için nüfus cüzdanındaki 'Ö'nün noktalarını silmeye kalkışırsa, bir daha ceza alır, ikinci ceza tecil de olmaz, maazallah iki cezayı birden yatırırlar... Yani iki noktalama sorunu yüzünden üç-beş sene yatmanın ne alemi var şimdi, değil mi? Tabii bizim memleketimizdeki adalet sistemi ve ceza müessesesi bi'tuhaf olduğu için, "Yahu ne bileyim abi iki noktaya bu kadar ceza verileceğini!?" diyen genç bir topçu arkadaşımız, ağzı açık bir vaziyette, bunu dediğiyle kalır; bu esnada Uzan Ailesi'nin hakkındaki bir kısım davalar 'zaman aşımı' nedeniyle düşüverir. Memleketimiz bu 'zaman aşımı' denen müessese ile tuhaf zamanlar geçirmektedir vesselam...

ŞİMDİDEN TEBRİK EDİYORUM
Ama benim kıymetli okurum, sakın moralinizi bozmayın. Film endüstrimiz neredeyse Hindistan'ı sollayacak. Evet efendim, Hollywood ve Bollywood'un peşi sıra bir Isttywood - ya da entelektüel performanslardan esinlenilmiş bir Türkçe karşılıkla Odunİstanbul - fenomeni doğuyor, farkında mısınız? Kaşlarındaki incelmeye paralel bir torna sürecinden geçerek, rafineri zevkler ve yetenekler geliştirmiş eski fantezi müzik yıldızlarımız, artık birer sinema insanı haline geldi. Hem de öyle böyle değil! Yapımcılık, senaristlik, başrol oyunculuğu ve yönetmenliği hep birden yapabilen bu 'komple' sinema insanları, çatır çatır film çekiyor. Malumunuz, Bitlis'ten New York'a minare ihraç ederek oryantalizmi Batı'nın göbeğine, 'Bellywood' biçiminde yazdırdı Mahsun Kırmızıgül. Ve nihayet, Özcan Deniz'in de, yine 'komple' bir sinema insanı olarak çektiği Ya Sonra'nın fragmanını tanıttı. Bu yeni sinema filminde aşka doyuracakmış bizi Özcan Deniz. Hadi Hadi Meleğim adlı ölümsüz eserinden bu yana bizleri aşka doyuran, hatta zaman zaman kendisine, "Bu gece başım ağrıyor hayatım," dememize sebep olacak kadar besiye çeken Özcan Deniz kardeşimi, dünya sinemacılık tarihine geçecek olan bu filminden dolayı şimdiden tebrik ediyorum.

NEIL ARMSTRONG'LA KIYASLASAK
Şimdi diyeceksiniz ki, filmi görmeden bu ne tezahürattır? Olayın kokusunu alıyorum benim işçim, benim köylüm, benim okuryazarım. Daha fragman tanıtımında, bir değerli meslektaşımın, "Mahsun Kırmızıgül ile kıyaslanacak olmak sizi öfkelendirir mi?" sorusuna verdiği cevap, kozmik pırıltılar taşıyordu mesela. "Beni Mahsun'la değil, Charlie Chaplin'le kıyaslayın," diye cevap verdi Özcan Deniz kardeşim. (Tabii şimdi bir kısmınız da, "Nedir bu samimiyet, öyle kardeşim, mardeşim?" diye soracaksınız. Kendisini kardeşim kadar seviyorum efendim.) Bırakın Charlie Chaplin'le kıyaslamayı, ben isterse onu Neil Armstrong ağabeyimle bile kıyaslarım. Neticede memleketimizdeki genel düşünüş biçimi aya fezaya çıkmamıza yol açmasa da, Özcan Deniz kardeşimin açıklamaları ortamda bir uzay ambiyansı yaratıyor. Böylesi durumlarda, merhum Aysel Gürel'le birlikte oturup, yıldızlardan dünyadaki neslimize bakmak geçiyor içimden...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA