Başlarken:
Herkesin kahramanı farklıdır. Bir kız çocuğu babasını, bir bilim insanı hocasını, halkın çoğunluğu tarihe damga vurmuş insanları, kimileriyse hayatlarını kurtaran doktorları kahraman olarak görebilir. Ancak tüm bu kahramanların ortak özellikleri de vardır. Örneğin onlar, diğerlerinin hak ve hayatlarını korumak için kendi çıkarlarını ikinci plana itmişlerdir. Ulvi amaçlarına ulaşmak için cesaret, kararlılık ve mücadelecilik olmazsa olmazlarıdır. Diğer yandan bu tür kahramanlar, gösterişli kostümlere sahip gerçek üstü Amerikan çizgi kahramanlarına benzemezler. Çünkü ne insan üstü kabiliyetlere sahiptirler, ne de geldikleri yer bu dünyanın dışındadır. Aksine onlar, içinden çıktıkları toplumun tüm sıkıntılarını bizzat yaşamış ve bu sıkıntıları gidermek için harekete geçmişlerdir. Elbette ihtiyacımız olan şey, Alman yazar Berthold Brecht'in dediği gibi, yeni kahramanlar yaratmak değil, kahramanlara ihtiyacı olmayan bir toplum yaratmaktır. Ancak böyle bir toplumu yaratacak olanlar da yine yazı dizimizde anlatacağımız gerçek süper kahramanlardır.
ÖNEMLİ NOT:
Bu yazı dizisindeki çizimler, dizinin hazırlanmasına ilham veren Benetton'un Colors adlı dergisinden alınmıştır. Derginin "Bahar 2011" sayısında yer alan çizimler, ilgili firmanın bilgisi dahilinde yayımlanmıştır.
Savaş büyükleri bir kez, çocuklarıysa bin kez öldürür. Çünkü savaşta ailelerini kaybeden çocukların yaşadıkları travma, ömürleri boyunca yakalarını bırakmaz. Tıpkı 1970 yılında gözlerini kanlı bir iç savaşın ortasında açan Kamboçyalı Eoun Yeak gibi. Henüz 5 yaşındayken ailesi Kızıl Kmerler rejimi tarafından katledilen Yeak, çocukluğunu yetimhanede geçirdi. Ancak 4 yılda 2 milyonun üzerinde can alan rejimin yetimhanesinde sevgi değil nefret öğretiliyordu. Ölüm makinaları yaratan bu sistem nedeniyle Yeak, 10'lu yaşlarındayken bir yandan kendi boyuna eş uzunluktaki tüfeklerle oynuyor, diğer yandan her ay 5 bine yakın mayın döşüyordu. O, artık Kızıl Kmerler'in 60 bin insanın ölümüne neden olan "Ölüm tarlaları"nda çalışan binlerce çocuktan biriydi.
'BEYNİM YIKANMIŞTI'
Yaşı biraz daha büyüdüğünde, ailesini öldüren grubun bir askeri olarak savaşmaya başladı. 23 yaşındayken ülkeyi işgal eden Vietnam ordusuna esir düşünce saf değiştirdi. "Bizim için savaşmazsan seni öldürürüz" diyorlardı ve o, çocukluğunun geçtiği yetimhanede ne koşulda olursa olsun hayatta kalmaya şartlanmıştı. Kısa süre devam eden bu zoraki görevin ardından son olarak ülkesi Kamboçya'nın ordusunda görev yaptı. Yeak, daha sonra birbirine düşman ordularda geçen askerlik yıllarını, "Yalnızca bana verilen emirleri uyguluyordum. Beynim yıkanmıştı ve ne yaptığımın farkında değildim" sözleriyle anlatacaktı.
BİR BIÇAK, BİR ÇUBUK
Ancak Yeak, yaşı ilerledikçe emirleri ve geçmişte yaptıklarını sorgulamaya başladı. 1992 yılında Kamboçya'da iç savaşın tarafları arasında ateşkesin ilan edilmesinin ardından da askerlikten ayrılarak Birleşmiş Milletler (BM) denetiminde mayınları etkisiz hale getirmeye başladı. BM görevlilerinin tehlikeli bölgelere gitmeye çekindiklerini gördüğündeyse, "İş başa düştü" diyerek tek başına yollara koyuldu. Gece gündüz yürüyen Yeak, korunaklı giysileri olmaksızın 50 binin üzerinde mayını etkisiz hale getirdi. Hem de sadece bir bıçak ve bir çubuk yardımıyla. Ne de olsa mayınlar, 10 yaşından beri onun "oyuncağıydı."
'BANA BABA DİYORLAR'
Yeak'in mayın imha etmekteki başarısını görenler, kısa süre sonra ona "Aki Ra" lakabını taktı. Çünkü
çıplak elleriyle en az mayın imha gereçleri üreten "AKIRA" firması kadar hızlı mayın temizliyordu. Çok sevdiği yeni adıyla Aki Ra, bir dernek kurarak gönüllü dostlarıyla birlikte mayın temizlemeye devam etti. Hayat hikayesi "Kusursuz Asker" adıyla belgeselleştirilen 41 yaşındaki Aki Ra, bugün savaş yorgunu ülkesinde barışın sembolü olarak görülüyor. Çünkü o, bir yanda mayınları temizlerken, diğer yandan da kendi yetimhanesinde mayınlar yüzünden sakat kalan çocuklara bakıyor. Onu ölüm makinasına dönüştüren sisteme isyanını ve barışa inancını ise en iyi kendi cümleleri anlatıyor: "Ben çocukken büyük travmalar yaşadım. Ailemi yitirdim, nefreti ve öldürmeyi öğrendim. Beynim öylesine yıkanmıştı ki, mayınları annem, silahlarıysa babam gibi görüyordum. Şimdiyse yetimhanemdeki çocukların oyuncak silahla oynamalarını bile yasakladım. Çünkü hayatın gerçek amacının sevmek ve sevilmek olduğunu artık biliyorum. Beni en çok mutlu eden şey, bakımını üstlendiğim çocukların bana 'Baba' demeleri. Babasını savaşta kaybetmiş bir kişi için bundan daha güzel bir duygu olamaz."
MERMİ MASRAFI OLMASIN DİYE BOĞUP ÖLDÜRDÜLER
Kamboçya
tarihini kanla yıkayan Kızıl Kmerler, gerilla savaşıyla iktidarı ele geçirerek 1975-1979 yılları arasında ülkeyi yönetti. Bu dört yıllık süreçte, Pol Pot önderliğindeki rejimin şiddete dayalı uygulamaları nedeniyle ülke nüfusunun yaklaşık dörtte biri yaşamını yitirdi. Rejim düşmanı ilan edilen sayısız aile, mermi masrafı olmasın diye topluca boğularak katledildi. Yaşlı genç, kadın erkek ayrımı yapılmaksızın yüz binlerce insan işkence evlerine dönüştürülen okullarda, komünist idareye karşı oldukları itiraf ettirildikten sonra sürgüne gönderildi. Tüm dinlere ait ibadethaneler imha edildi.
GÜÇLÜK ÇIKARDILAR
Ocak 1979'da ülkeye giren Vietnam birlikleri ve Vietnam yanlısı Kamboçyalı komünistler, radikal komünist Kızıl Kmer yönetimine son verdi. Rejiminin çökmesinden sonra Çin'e kaçan Pol Pot ve Khieu Samphan yönetiminde, Kamboçya'nın ücra köşelerine çekilen Kızıl Kmerler, bu kez Tayland sınırı yakınlarındaki üslerinden ve Çin'den destek alarak yeniden gerilla savaşı başlattılar. 1982'de Vietnam destekli merkezi hükümete karşı çıkan ve komünist olmayan iki başka Kmer grubuyla bir koalisyon oluşturdular ve zamanla bu koalisyonun en güçlü tarafı durumuna geldiler. 1990'da Vietnam birliklerinin Kamboçya'dan çekilmesinden sonra, iç savaşı sonlandırmak üzere Kızıl Kmerler ile savaşın öteki tarafları arasında varılan antlaşma 1992'de Paris'te imzalandı. Ama Kızıl Kmerler antlaşmanın uygulanmasının konusunda güçlük çıkarmayı sürdürdüler.
1998'DE ÇÖZÜLDÜLER
1990'larda büyük kopuşlara rağmen özellikle Tayland sınırında faaliyetlerini sürdüren Kızıl Kmerler, 1998'de liderleri Pol Pot'un ölümünden sonra tamamen çözüldüler. Pol Pot'un ardılı Khieu Samphan'ın teslim olmasından sonra 1999'a kadar pekçok üyesi ya yakalandı ya da teslim oldu. 1999 yılında "Kasap" lakaplı Ta Mok da yakalandı. 2009'da ilk kez bir Kızıl Kmer yargılanmış ve Kızıl Kmer iktidarı dönemindeki en büyük cezaevinin yöneticisi olan kaing Guek Eav, 19 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından desteklenen mahkemede yargılanan Kızıl Kmer rejimi liderleri, kendilerine yöneltilen suçlamaları kabul etmiyor. Mahkemenin suçlamalarla ilgili delillerin sunulacağı safhası ise bu ay içinde başlayacak.