İsrail, Kudüs'ün başkentleri olduğunu savunuyor. Uluslar arası hukuk öyle demiyor. Kudüs'ün özel bir statüsü var. Hem hukuk için hem Müslümanlar için. İslamiyetin ilk kıblesi Mescid-i Aksa. Düşünsenize Kabe'den önce Kudüs'e yönelip namaz kılıyormuş Müslümanlar. Ayrıca Peygamber Efendimizin miraca yükseldiği, bir gece Mekke'den geldiği, diğer peygamberlere namaz kıldırıp imamlık yaptığı, kısacası bir dizi mucizenin yaşandığı kutsal bir yer.
İsrail'in Kudüs'ü Yahudileştirmek için attığı her adımı haber yaptık. Neydi bu adımlar. Filistinlilere ait tapulu binaları kaçak olduğu gerekçesiyle yıkmak. O binalardan boşalan arsalara Yahudi Yerleşimciler için konut inşa etmek. Yine Filistinlileri tapulu evlerinden sudan sebeplerle çıkarıp, boşalan binalara Yahudileri yerleştirmek. Önlerine gelen her yere İsrail Bayrağı astırmak, vs.
Tüm bu adımlar Dışişlerinden de AB'den de tepki görmüştü. Ama İsrail bu tepkilere kulağını kapatıp, işini yapmaya devam etti. Ocak ayından bu yana 100'den fazla bina yıkıldı. Bugün Silvan'da Filistinlilerin mahallesinde, Yahudi yerleşim birimleri inşa edildiğini gördüm. Bir tanesi tam 4 bloktan oluşuyordu.
Onun dışında Mescid-i Aksa'nın 500 metre önünde Yahudi yerleşim birimleri inşa ediliyor. İsrail, Kudüs'ün bir bölümüyle yetinmeyip, Filistinlilerin olan Doğu Kudüs'ü de bu şekilde ilhak etmeye çalışıyor.
Mesela Mescid-i Aksa Müslümanlar için kutsal dedik. Mekke ve Medine'den sonra Müslümanların en önemli üçüncü camii burası. Ancak o camiye İsrail askerinin izni olmadan bir Allah'ın kulu giremiyor. Caminin 7 giriş kapısı var. Hepsinde de en az 4 İsrail askerinden oluşan kontrol noktaları bulunuyor. Siz camiye girerken askerin onayından geçiyorsunuz. Tipinizi beğenmezse içeri giremezsiniz.
Aynı kural Batı Şeria'da El Halil kentinde Hazreti İbrahim'in türbesinin bulunduğu İbrahim Caminde de geçerli. Orada caminin dışında iki ayrı kontrol noktası bulunuyor. İbrahim Peygamber ile oğlu İshak'ın türbelerinin olduğu alan cami, geri kalan kısım yani Yusuf ve Yakup peygamberlerin türbelerinin yer aldığı bölüm ise sinagog olarak Yahudilerin hizmetinde. Yani İsrail Müslümanların en kutsallarına gözünü kırpmadan dokunuyor, dokunmaktan öte gidip, ele geçirmeye çalışıyor.
Kudüs işgal altında, Mescid-i Aksa işgal altında. Orada yaşayan Filistinliler, İsrail nüfusunda. "Neden İsrail pasaportu alıyorlar" diye eleştirmeyin, başka alternatifleri yok. Ya İsrail pasaportu alacak ya da kimliksiz kalacak. Ve İsrail, o Filistinlileri askere alıp, Batı Şeria ve Gazze'deki Filistinlilere karşı kullanmak amacında. Bunun için parlamentolarında ciddi çalışmalar yapılıyor.
Mescid-i Aksa'da tüm işgal faaliyetlerine karşı Ramazan coşkusu dorukta. Her gün binlerce Filistinli Mescid-i Aksa'da toplu iftar yemeklerine katılıyor, namaz kılıyor, ibadet ediyor. Sayı geçen yıllara oranla fazla. Batı Şeria'dan gelenlere yapılan kısıtlamalara rağmen son Cuma namazında Aksa Vakfının rakamlarına göre tam 320 bin Filistinli Mescid-i Aksa'da namaz kıldı.
Kısacası son bir yıldır konuştuğum her Filistinli liderin, kanaat önderinin ya da gazetecinin söylediği gibi Kudüs'te hızla yayılan bir Yahudileştirme projesi var. Rakamlarla örneklendirecek olursak, şu anda Kudüs'ün yüzde 66'sı yahudi nüfusundan oluşuyor. Sayıya bölecek olursak Kudüs nüfusunun 750 bini yahudi. Yüzde 40'ın altında ise Filistinliler var, gerisi ise Hristiyanlar. 1967'ye kadar Kudüs'te yahudi nüfusu yoktu, adım adım işgal politikasını uygulayarak, yüzde 66'lık bir nüfus oranına sahip oldular.