Coşkun Ural, çok istediği ve sınavı kazandığı halde, siyasi olaylar yüzünden ODTÜ'de okuyamadı. Ailesinin yanına dönüp, İstanbul'da işletme eğitimi aldı. Üniversiteyi başarıyla bitirince, Amerika'daki teyzesinin hep geri çevirdiği yeni dünyayı keşfetme çağrısına olumlu cevap verdi. ODTÜ'de lise yıllarında aldığı 15 günlük kurstan etkilenerek, masterını bilgisayar üzerine yapmaya karar verdi. Bu kararı, ona Türkiye'ye hep ilkleri getiren şirketlerin sahibi olmanın yolunu açtı. Okuyamadığı ODTÜ, ne yapmış, etmiş, geleceğini belirlemişti. Kuzey Teksas Üniversitesi'nde, Bilgisayar ve Enformasyon Bölümü öğrencilerine danışmanlık yaptı, yazılımda karşılaştıkları problemleri çözmelerine yardımcı oldu. Özel sektörde daha çok para olduğunu görünce Dallas'a geçip, çeşitli bilgi teknolojileri firmalarında çalıştı. Bir petrol firmasının teklifini değerlendirerek gittiği Libya'da, petrol mühendislerinin bir haftada yaptığı işi birkaç dakikaya indirince, kahraman oldu. Ancak tüm övgülere rağmen bu ülkede yaşayamayacağına karar verip, önce Amerika'ya, ardından da Türkiye'ye döndü. Türkiye'deki ilk durağı İzmir'de Tütünbank'ta bir süre çalışıp, Ege Üniversitesi Bilgisayar Bölümünde ders verdikten sonra, tekrardan sıkıldı, kendi deyimi ile "hazinesinden yemeyip kendini geliştirmek için" İstanbul'un yolunu tuttu. Pamukbank'ın kendisi gibi yeniliklere açık genel müdürü Bülent Şanver'in yolunu açması üzerine, bu bankada Türkiye'nin ilk telefon bankacılığını kurdu. Hızlı pos, call center, ATM'lerin birleşmesi gibi birçok ilke imza atan ITD - İletişim Teknoloji Danışmanlık Ticaret A.Ş.'yi kurdu. Deneyim ve birikimini, Amerika, Yunanistan, Romanya ve Polonya gibi pazarlarda kurduğu şirketlerle yurtdışına taşıdı. Türkiye'yi e-ticaret ve güvenli e-ödeme ile tanıştıran ve halen 11 ülke, 20 banka ve 25 binden fazla üye işyeri tarafından kullanılan EST'yi kurdu. Bu şirketlerde yeterince ilerlediğini düşünüp, hisselerini Avrupa yazılım sektörünün ledirlerinden Asseco Poland SA'ya sattı. Ömrü mor ineğin peşinen koşmakla geçen, bu sayede Türkiye'yi pek çok yenilikle tanıştıran Coşkun Ural ile yeni buluşlara ev sahipliği yapacak SOFTIN'in İzmir Körfezi manzaralı ofisinde konuştuk.
"Telefon bankacılığını kurdum"
- İlklere Pamukbank'ta mı başladınız? Pamukbank'ta Genel Müdür Bülent Şenver, açık kafalı, herşeyi denemek isteyen, tam benim için laboratuvardı. Bankada akşam üzeri herkes bankayı arıyordu over night'ları öğrenip, parasını değerlendirmek için. Ama şubede cevap veren kişi 3, arayan 300 kişi. Ulaşamayanlar mutsuz tabii. Bu nasıl çözülürü merak ettim. Kurcalayınca, IVR dediğimiz telefon bankacılığı aklıma geldi. Türkiye'de hiç yoktu. Baktım ki telefon bankacılığını getirirsem Türkiye'de tutar. Bankadan istifa ettim, kendi şirketimi kurdum. 6-7 ay sonra Türkiye'deki bankaların yüzde 90'ının telefon bankacılığını kurdum. Bir anda.
ATM'leri de siz birbirine bağlamışsınız?
- Bu fikir de Pamukbank'ta doğmuştu. Karamehmet bizden Pamukbank ve Yapı Kredi'nin ATM'lerini bağlamamızı istemişti, ama biz iki teknik ekip bizimki daha doğru diye tutturunca, patronun sözü geçmedi, bağlamadık. O sırada Amerika'da 11 tane networkünün kuruluş mantığını inceledim. Kurulabileceğini, hatta bütün bankaların bağlanması gerektiğini gördüm, çalışmaya başladım. Sonra, Bankalararası Kart Merkezi BKM'ye gittim, bütün bankalar böyle bağlanabilir diye önlerine 27 sayfalık rapor koydum. "Bizim planımız var ama şimdi değil, 2 yıl sonra gel" dediler. Gerçekten 2 yıl sonra, 93'te çağırdılar. Türkiye ekonomisi eskiden visa kartı kullandığınızda taa Londra'ya gidiyordu, oradan diyelim Akbank'ın kartını kullanıyorsunuz, pos makinası da Yapı Kredinin. Visa'ya Londra'ya gidiyordu, Visa'dan Akbank'a gidiyordu. Akbank "tamamdır" deyince, tekrar Londra'ya, oradan Yapı Kredi'nin posuna gidiyordu. Biz her seferinde para ödüyorduk. Bence Türk bankacılığının en önemli adımlarından biri odur. Yeterince olgun olmanın, ileri görebilmenin ki Akın Kozanoğlu, İsmail Yalçınkaya gibi o zaman Yapı Kredi, Akbank'ın başında olan insanların vizyonerliği ile olan bir şey bu. Onlar gördüler ve biz de teknik altyapıyı kurduk.
Bankalar bu birleşmeden ne kadar kar etti?
- Şu anda Türkiye'de, günde 6 milyona yakın işlem, BKM'nin üzerinden geçiyor. Bunlara bir sent bile ödense, düşünün rakamı. Bu yuvarlanarak büyüyen bir şey. Bunu yaparken ortada bir de slipler vardı. O banka gidiyor, BKM'ye oturuyor, diğeri de gidiyor bankaya sedement dediğimiz karşılaştırma yapılıyor, bir banka diğerinden 3 günde parasını alıyordu. Şu anda, maksimum 15 saniyede alıyor. Bütün bürokratik işlemler kalktı.
"Türk Telekom'un cebini doldurduk"
- Benim yapmadığınız yenilikleri mi sormam gerekiyor? Her yeniliği biz getirmedik tabii. Türkiye'ye 900'lü servisler gelmişti. Piyangolar düzenleniyor, hediyeler veriliyordu. Star televizyonunda oluyordu o çekilişler. Gittim, fikrimi anlattım, çok hoşlarına gitti. Dünyada ilk defa bin hatlık bir sistem kurduk. Bir anda eskiden saatler süren işlem dakikalara indi ve müthiş rakamlarda telefon almaya başladılar. Aldıkları telefonlarda paranın yüzde 56'sı Türk Telekom'a gidiyordu. Star da Türk Telekom da çok para kazandı. Sonra Show tv'ye, ardından diğerlerine kurduk. Bir anda bu iş patladı. Türk Telekom'un da cebinden paralar fışkırmaya başladı. Biz bu yazılımları yaptık ve bunu Amerika'daki şirket aldı, bizim bin hatta yaptığımızı 30 bine çevirdi Sonra, call center'ları kurduk. Fikri ilk getiren biziz. Bugün 300 bin insan bu sektörde çalışıyor. Bankacılar bir yemek yiyorduk Visa'nın genel müdürü ile. "Bir milyon dolarım var. Bununla banka kartı reklamı yapacağım. İnsanları onu kullanmaya alıştıracağız" dedi. "Bende banka kartı var ve Migros'ta bunu kullandım, işlem bir dakika, bazen daha fazla sürecek. Sırada bekleyenler beni de kasiyeri de döverler. Bazen 4 dakikaya kadar çıkan sistem. Hele bir de farklı bankanın posuysa işlem daha da uzayacak. İşlem zamanını 15 saniyenin altına indirmek lazım. Bunun için reklama ayırdığın parayı bize ver, biz yapalım" dedim. Londra'ya çağırdı beni. Gittik, ikna oldular. Garanti, Akbank, İş, Yapı Kredi, Pamukbank, teknik ekiplerini kurdular. 3 bankada kurduk, 15 değil, 9 saniyeye indirdik.
"Türkiye'de e-ticareti başlattık"
- İnternetin yayılmaya başladığını ve internetten ticaret yapıldığını gördük. 95 yılında, Garanti Bankası'na gittik, sanal pos kurduk. Pamukbank, "Biz de istiyoruz" dedi. Onlara da kurduk, ticari olarak para kazandırmıyordu, ancak geleceği olan bir şeydi. BKM genel müdürüne, "Bunu BKM'ye kuralım" dedim. "Şimdilik bizim gündemimizde yok" dedi. Epeyce bir para harcayarak, ben kurdum. İlk müşterimiz, Akbank oldu. O arada, 1995 yılında, Las Vegas'ta fuarda Garanti Bankası ile de anlaşarak bir terminal kurduk. Banka, Kapalıçarşı'da bir halı firması ile anlaştı. İnternete koydu, biz fuarda halı sattık. Amerikalı geldi ve halıyı güvenli şekilde aldı. Türkiye'de 14 banka bu işi bize yaptırıyor. Ayrıca 11 ülkede bankalar bize yaptırıyordu. Biz, ilk Türk "e- ticaret" yazılımını satan firmayız.
Getirdiğiniz yeniliklerin Türk ekonomisine katkısını düşündünüz mü?
- Türkiye'ye 200 milyar dolar kar ettirdik. Ama bu Türkiye'nin 10 yıllık karıydı bunu 7-8 yıl önce yaptı arkadaşlar. Bugün oturulsa bu şirketlerin katkısı herhalde toplamda 300 milyar dolar olduğu söylenebilir.
Kredi kartları yeterince güvenli mi?
- Poslardan da hem fiziksel hem internette çok ciddi güvenlik önlemleri var. Hala kartı kopyalayıp sahtekarlık yapabiliyorlar...