Avcı, yaptığı yazılı açıklamada 2010-2011 eğitim-öğretim yılının birinci döneminin Cuma günü sona ereceğini anımsattı.
Son yıllarda, okul ve derslik sayısının artırılması, müfredatların yenilenmesi, eğitim teknolojilerinin kullanılması, ücretsiz kitap verilmesi ve yoksul öğrencilere fon ayrılması gibi bir çok konuda olumlu adımların atıldığını belirten Avcı, ancak yıllardır ötelenmiş eğitim sorunlarının büyük bir kısmının halen çözüm beklediğini kaydetti.
Meslek okullarının, hayata, pratik iş yapacak ara eleman yetiştirmesi gerekirken tamamen üniversite sınavına öğrenci sokmaya yöneldiğini ileri süren Avcı, üniversitelerdeki eğitim kalitesinin yükseltilmesi gerektiğini belirtti.
Eğitime ayrılan bütçenin yetersiz olduğunu savunan Avcı, ''Avrupa ülkelerinin çoğunda öğretmenler, bizdeki maaşların çok üzerinde ücret almaktadır. Ülkemizde 50-60 kişilik sınıflar halen mevcuttur. Oysa bu sayı ABD'de 20, Almanya;da 16, İngiltere ve İsviçre'de 25'tir'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan, eğitim sisteminin demokratikleştirilmesi ve nitelikleştirilmesi için ''Eğitim Açılımı'' yapmasını istediklerini ifade eden Avcı, şunları kaydetti:
''Eğitime bütçeden ayrılan pay, AB standartlarına getirilmeli ve en az iki kat artırmalıdır. Devlet okullarında eğitim parasız olmalı ve para toplama ayıbına son verilmelidir. Devlet okullarında da özel okullardaki başarı ve eğitim kalitesi yakalanmalıdır. Sınava endeksli, dershaneye endeksli, ezberci eğitim sisteminden biran önce vazgeçilmelidir. Kamuda en düşük seviyelerde olan öğretmen maaşlarının tabanı 2 bin 500 TL'ye yükseltilmeli, öğretmenlerin ek iş yapması engellenmeli, öğretmenlerin kendilerini öğrencilerine ve vatanına adamaları sağlanmalıdır. Devlet, öğretmen fakültelerini ihtiyaca göre planlamalı yahut bu okullardan mezun ettiği bütün öğretmen adaylarına iş bulmalıdır. Özel okulların önündeki engeller kaldırılmalı, teşvikler getirilmeli, eğitimde lokomotif güç olarak kullanılmalı ve tüm okullar içindeki payı yüzde 10'lara yükseltilmelidir.''
''AİLELER KARNE YORUMLARKEN DİKKATLİ OLMALI''
Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Genel Başkanı Tuncay Ergene de yaptığı yazılı açıklamada, 28 Ocak Cuma günü ilk ve ortaöğretim öğrencilerinin karne alarak, ara dönem tatiline başlayacaklarını belirtti.
Ergene, ''Bu tatili birçok öğrenci coşkuyla beklerken, karnesinde düşük not bulunan öğrenciler kaygı ile beklemektedir. Bu kaygının nedeni, öncelikle ailelerinin gösterecekleri tepkiden kaynaklanmaktadır. Bazı ailelerin düşük not bulunan karnelere tepkileri de maalesef ki, öğrencilerin kaygılarını doğrulamaktadır. Karne notlarını ölüm kalım meselesi haline getirmenin ne öğrenciye ne de aileye bir faydası vardır'' dedi.
Ailelerin çocuklarının karnelerini yorumlarken dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayan Ergene, şunları kaydetti:
''Öncelikle karnelerin, öğrencinin 'başarılı' ya da 'başarısız' olarak etiketlendiği bir belge olmadığı, öğrencinin bulunduğu eğitim ortamında, ondan beklenen bilgi ve beceri alanındaki yeterlilikleri ne derece gösterdiğine ilişkin bir ara değerlendirme olduğu bilinmelidir. Değerlendirmenin işlevi, bireye yeterliliklerini göstererek gelişmesi için yapılması gerekenler üzerinde yönlendirilebilmesini sağlamaktır. Bu nedenle karneler sadece çocuk için değil, öğretmen, okul ve aile için de bir yol göstericidir.''
Ergene, ailelerin karneyi inceledikten sonra, önce gördükleri olumlu yönler ve iyi notlar üzerinde durmaları ve bunlara ilişkin memnuniyetlerini belirtmeleri gerektiğini söyledi.
