Bursa'da, 2 bin 300 akademik kadrosu ve 50 bin öğrencisi ile Uludağ Üniversitesi yeni eğitim ve öğretime törenle 'merhaba' dedi. Uludağ Üniversitesi 2012-2013 eğitim öğretim yılını törenle açtı. Mete Cengiz Kültür Merkezi'ndeki törene Vali Şahabettin Harput, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Ümit Yılmaz, milletvekilleri, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuarı Gençlik Senfonisi'nin konserinin ardından konuşan Rektör Kamil Dilek, üniversitelerin içinde bulundukları şehirlere karşı belli sorumlulukları bulunduğunu söyledi. Üniversitenin projelerini kentin dinamiklerine aktarması gerektiğini dile getiren Dilek, Bursa'da yeni kurulan üniversitelerin şehre değer kattığını ifade etti. Dilek, üniversite ve sanayi işbirliği noktasında önemli çalışmalara imza attıklarını ve meyveleri de toplamaya başladıklarını belirtti.
"ÜNİVERSİTELERİN ELİNİ KOLUNU BAĞLAMAYIN"
Üniversitede geçen yıl lisansüstü eğitime kayıtlı öğrenci sayısının toplam öğrencilerin yüzde 4'ü olduğunu vurgulayan Dilek, mevcut 2547 sayılı kanununun üniversitelerin gelişmesini engellediğini vurguladı. Dilek, "Bu Türkiye ortalamasının altında. Elbette iddialı bir üniversite olma hedefimiz ile düşük oran hiçbir şekilde örtüşmemekte. Bu konuyu gündemimize almamıza rağmen gelişme kaydedemediğimizi öncelikle söylemek isterim. Kesinlikle mazeret arama ihtiyacı içinde değilim. Ama mevcut 2547 sayılı kanun yürürlükte iken bu ve benzeri konularda devlet üniversitelerin atılım yapmalarını beklemek hayalcilikten öteye geçemeyecek. Vakıf üniversitelerine karşı değilim. Ancak dinamizm getirmesi noktasında kuralları birleşmiş ve eşit şartlarda rekabet ortamının olması gerek. Devlet üniversitelerinin 30 yıl önceki yükseköğretim sisteminin şartlarını düzenleyen 2547 sayılı kanun ile elini kolunu bağlamamalıyız. Burada rekabet söz konusu olmaz" dedi.
"ÜNİVERSİTELERE ÖZERKLİK VERİLMELİ"
Dilek, yeni hazırlanacak yasa ile üniversitelerinin özerk hale getirecek yetkilerin mutlaka verilmesi gerektiğini ifade ederek, "Dünyada yüksek öğretim sistemi üzerindeki tartışmalar devam ediyor. Konjonktür hızla değişiyor. Biz henüz üniversite özerkliği konusunda 1980'li yıllarda yaşanan konjonktürel değişime ayak uyduracak mevzuat değişikliğini yapmadık. Ama Üniversiteler arasında girişimcilik ve yenilikçilik odaklı rekabet ve buna bağlı değerlendirmeler ön plana çıkmaya başladı" diye konuştu.
Üniversitelerin yaşadığı en büyük problemler arasında akademisyenlerin aldığı gelirler olduğuna dikkat çeken Dilek, şöyle devam etti:
"Akademisyenler olarak sürekli maaş konusunda talepte bulunmak zorunda olmamız gerçekten gururumuzu incitiyor. Geçen yıl akademisyenlerin maaşları ile ilgili karşılaştırmalı veriler sunmuştum. Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç, bizlere hak vererek konunun takipçisi olacağını söyledi. Bu konuda gayret gösterdiğinden eminim. YÖK başkanımızın bu konudaki gayret ve çabalarını umutla izliyoruz."
Vali Şahabettin Harput ise, Türkiye'nin dünyada söz sahibi olması için güçlü olması gerektiğini söyledi. Geleceğin Türkiye'sinde gençlere büyük işler düştüğünü vurgulayan Harput, "Asırlarca güç bizim milletimizin elindeydi. Osmanlı gittiği yere sömürge değil medeniyet götürdü. Arap ülkelerine bakın görürsünüz. Bizden sonra gelen başka ülkeler buraların dillerini değiştirdiler. Biz vermeye gittik başkaları almaya gitti. Bizim değerimiz bugün anlaşılıyor. Bugün dünyanın zirvesinde ABD oturuyor. Sevgili gençler altını çiziyorum. O koltuk bizim koltuğumuz. Bu koltuğa biz oturmalıyız. Hedefiniz bu olsun" dedi.
Konuşmaların ardından İTÜ eski Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, 'üniversite ve eğitimde kalite ile akreditasyon' konulu açılış dersini gerçekleştirdi.
