Bir türlü denk getiremiyorduk. Ya Metin Serezli turnede oluyordu, ya Nevra Serezli çekimde... Sonunda bir akşamüstü TRT'de buluşabildik. Neden mi TRT? İzleyenleriniz olmuştur. 15 Haziran'dan bu yana dünyanın en güzel manzarasının önünden yayın yapıyorum. Stüdyoları bahçeye taşıma fikri TRT İstanbul'un genç Müdürü Ömer Erdem'e ait. Her akşam saat 20.00'da, değer verdiğiniz, merak ettiğiniz, sevdiğiniz isimlerle sohbet ettiğim Boğaziçinden'in büyülü bir atmosferi var. Öyle ki, Kültür Bakanımız Ertuğrul Günay boğazın derin maviliğine karşı, (beni kırmadı) şarkı bile mırıldandı, 'Huysuz ve tatlı kadın' nağmeleri boğazda yankılandı.. TRT 2'nin sonbahara kadar sürecek Boğaziçinden programının geçen haftaki konuklarıydı Nevra ve Metin Serezli... Yayından 40 dakika önce, o hep ertelemek zorunda kaldığımız röportajı nihayet yapabildik. 41 yıl birbirlerine karşı hiç nefret biriktirmemişler içlerinde. Kavgalar, bağırıp, çağırmalar hep yaşanmış ama gün doğmadan da barışılmış. "Nevra olmasaydı eksik bir erkek olarak kalırdım. Uyuşmayanların uyuşmasını yaşadık evliliğimizde," diyor Metin Serezli. 41 yıllık yoldaşı Nevra Serezli ise o muzip haliyle bana dönüp şunu söylüyor: "Tuluhancığım, iddia ediyorum ki bir kadın içgüdüsüyle, hoş haliyle, cilveyle erkeğine her istediğini yaptırabilir!"
METİN SEREZLİ
* Nevra ile 1966'da tanıştık, 67'de nişanlandık, 68'de evlendik. 69'da oğlumuz oldu.
* Nevra Hanım'ın özel şoförüyüm. Kafamda bir tek kasketim eksik. Uçağa binmediği için tam beş kez İstanbul'dan Londra'ya götürdüm Nevra'yı.
* Erkekler için söylenen güzel bir espri vardır. "Karınızı kaybettiniz, arıyorsunuz. Hiçbir yerde bulamıyorsunuz. Merak etme, güzel bir kızın yanına yanaş, onunla konuşmaya başla, 10 saniye sonra karın seni mutlaka bulur!"
* En çok bağırdığım çağırdığım oyuncu, Nevra'dır. Kabiliyetlerine çok inandığım sanatçılara çok bağırırım.
NEVRA SEREZLİ
* Telefon geldi, "Kocanız İzmir'de bir kafede bir bayanla oturmuş içki içiyor," diye. "Peki güzelim," dedim "Şu anda Metin biriyle içki içiyorsa yanımda yatan adam kim o zaman?"
* İki oğlumuz da bizim gibi şanslı değildi. İlk evlilikleri yürümedi. Şimdi ikinci evliliklerine hazırlanıyorlar.
* Avrupa'ya gittiğimizde her yerde aynı bonfileyi yiyebilir. Bir gün bile değişiklik istemez. Kavgalarımız bundan çıkar. Metin hiçbir şeyini atamaz. Aynı araba, aynı elbise, aynı koltuk... Hangi eve taşındıysak, orada beğendiği bir köşe var. Her zaman oraya oturuyor.
* Bir kadın içgüdüsüyle, tatlı ve hoş haliyle erkeğine her istediğini yaptırabilir iddiasındayım.
- Yarın sigara yasağı başlıyor, ikiniz de sigara içiyorsunuz... Nasıl olacak?
- M.S: 28 yaşımda başladım sigara içmeye. Bırakmak istemiyorum. Bırakamıyorum değil. Muhakkak zararını görüyorumdur. Sigaraya başlamama çok güzel bir çakmak neden oldu. Onunla oynarken bari işe yarasın diye sigaraya başladım. O zaman Nevra'yı tanımıyordum.
- Ne zaman tanıştınız?
- M.S: Nevra ile 1966'da tanıştık, 67'de nişanlandık, 68'de evlendik. 69'da ilk oğlumuz oldu.
-
Oğullarınızın biri 40, biri 36 yaşında. Torun var mı?
- M.S: Keşke olsa.
- N.S: Oğullarımız bizim kadar şanslı olmadılar. Evliliğimizde 41. senemiz. Oğullarımız evlendiler, ayrıldılar şimdi yeniden evleniyorlar. Evlilik, iki ayrı kutubun çekicilikle ve birbiriyle uyum sağlamasıyla devam edecek bir şey. Fedakârlık yapmazsan, yürümüyor. Aşk başta olmalı zaten. Aşksız, sevgisiz evlilik yürümez diye düşünüyorum.
- Kızdınız mı Metin Bey'i 41 sene içinde?
- N.S: Çok kavgamız olmuştur ama kavgaların da üstünden gelmeyi, savaşmayı bildik. İki medeni insan gibi tartışmaya açığızdır.
- M.S: Çok güzel bir laf vardır 'Hiçbir kavganın üstüne güneş doğmamalı,' derler. Hiçbir kavgamızın üstüne güneş doğmadı, gecesi barıştık. Küs yatarsanız küs kalkarsınız. Bu çok tehlikeli bir şeydir.
- N.S: Aceleci tabiatta olduğum için hemen sorunu halletme yoluna giderim. Yoksa rahat uyuyamam.
- İkiniz de alımlı, çekici ve ünlüsünüz. Sizi baştan çıkarmaya çalışanlar olmadı mı?
- M.S: Beni baştan çıkarmaya çalışanlar olmadı galiba. Nevra'yı olmuştur belki.
- N.S: Eve telefonlar gelirdi, beni doldurmak için. 'İyi geceler,' der kapatırdım. Sonra gırgırını geçerdik. Böyle saçmalıklar herkesin evliliğinde olur. Sinema da, tiyatro da, bunlar bizi dağıtmaya yetmedi.
- M.S: Telefon açıyor gecenin ikisinde, üçünde. Kadın 'Nevra hanım ben ne yapacağım bilmiyorum. Metinsiz yaşayamıyorum,' diyor. Tanımadığım bir kadın. Hiçbir zaman kim olduğunu öğrenemedim.
- N.S: Telefon geldi, 'Kocanız İzmir'de bir kafede bir bayanla oturmuş içki içiyor,' diye. 'Peki güzelim,' dedim 'Şu anda Metin biri ile içki içiyorsa yanımda yatan adam kim o zaman?'
- Evde de hep şakalaşır, güler misiniz?
- M.S: Bizim ev bir komedi dükkânı. Hele çocuklar geldiğinde. Hayati olarak ailemizi ilgilendiren en ciddi konuları bile konuşurken devamlı mizah içinde yaşarız. Kahkaha ile halledilir yani. Yahut da hiç halledilmez ama kahkahalar eksik olmaz.
- Neleri halledemediniz?
- M.S: Çocukların yabancı üniversitelerde okumasını halledemedik mesela. Çocuklar çok istedi, çeşitli sebeplerden dolayı olmadı.
- Evlilikleri?
- N.S: Evliliklerine karışmayız ama mesela boşanmalarına engel olamadık. Onların hayatı. Sadece üzüntülerini azaltmak için destek olduk. Kaç yaşında olursa olsun çocuk, anne babanın desteğini arkasında hissetmelidir. Nitekim şimdi yeni birileriyle beraberler. İnşallah devamı olsun. Çok mutlu olsunlar. Çocuğunuzun aile hayatının kötü gitmesinde sizin anne baba olarak yapacak çok fazla bir şeyiniz yok. Müdahale hakkınız da yok.
METİN MUHUFAZÂKARDIR, SABIRLIDIR
- Sizin Nevranızı merak ediyorum...
- M.S: Nevra olmasaydı ben bugün herhalde çok eksik bir erkek olarak kalırdım.
- Peki sizin Metininiz?
-
N.S: Metin sabırlıdır. Düz mantıkla giden, muhafazakâr, hiçbir şeyini değiştirmeye çalışmayan, tutkuları hep aynı olan, aynı şeyi isteyen... Yani bonfile mi seviyor, Avrupa'ya gittiğimizde her yerde aynı bonfileyi yiyebilir. Bir gün bile değişiklik istemez. Kavgalarımız bundan çıkar. Aynı arabayı kullanır, aynı elbiseleri satın alır, aynı koltukta oturur. Hangi eve taşındıysak, orada beğendiği bir köşe var. Her zaman oraya oturuyor.
- M.S: Uyuşmazlığımızın uyuşmasına bir şey söyleyeyim. Benim gibi koyu bir Fenerbahçelinin evine bir kanepe takımı alır: İki sarı berjer, bir kırmızı kanape! Hayır demem çünkü onu seviyordur: Al sana uyuşmazlığın uyuşması.
- N.S: Şuna inanıyorum, bir kadın içgüdüsüyle, cilveyle, hoş haliyle erkeğine her istediğini yaptırabilir iddiasındayım. Metin'de bunlar söküyor.
- Cilveyle mi halledersiniz problemleri?
- N.S: Böyle otoriter göründüğüne bakma Tuluhan. Yumuşacık bir kalbi vardır. Bir çocuk gibi, benim bir bakışımla denizden hoşlanmayan adam, beş-altı günlüğüne tekne gezisine bile gelebilir.
- M.S: Karımın mutlu olmasını neden engelleyeyim?
- N.S: İkimiz de özür dilemesini çok iyi biliriz. Gurur meselesi yapmayız. 'Benim lafım geçer' havalarına girmenin yuvada hiç anlamı yok.
- M.S: Nevra oluncaya kadar birçok kadınla tanıştım, hepsinde eksik kaldım. O tamamladı. Bundan daha güzel ne olabilir? Tamamlandığımı hissettim.
- N.S: Çünkü ben hep onun iyiliğini düşündüm. Her zaman benim başarım ona, onun başarısı bana gurur vermiştir.
-M.S: Mesela oyun sahneye koyarken Türkiye'nin en büyük yıldızları ile çalıştım. Onları yönettim, en çok bağırdığım çağırdığım oyuncu Nevra'dır. Kabiliyetlerine çok inandığım sanatçılara çok bağırırım. Seviyesi belirli bir noktaya gelmiş ama o noktayı aşamayacak insanlara istediğiniz kadar bağırın, zorlayın o seviyededir. Fakat bazı oyuncular daima üstüne bir basamak daha koyabilecek yetenektedirler. Onları kışkırtmak gerekiyor. Sporda da böyledir. Spordan geldiğim için böyle katıyım belki.
NEVRA ASLA UÇAĞA BİNEMEZ!
- Nasıl bu kadar enerjik olabiliryorsunuz. Hâlâ turnelere gidiyorsunuz...
- N.S: Bana hiç koymuyor çalışmak. İki buçuk ay önce kasığım yırtıldı prova yaparken. Bir buçuk ay yatmak zorunda kaldım. Yine oyunu çıkarttık Cihan'la (Ünal)...
6 Haftada 6 Dans Dersi, çok beğenildi. Ankara, Adana, İzmir, Denizli, Kayseri dolaştık. O sırada çekime gittim geldim.
Altın Kızlar'ı çekiyorduk. Gece 01.00'de çekimim bitti. Arabayla yola çıkıp Denizli'deki turneye yetiştim. Her yere karayoluyla gidiyorum. Ben uçmam.
-Bu uçuş korkusu ne zamandır var?
- N.S: Yani bildim bileli, yıllardır uçmuyorum.
- M.S: Lütfen söyler misiniz herkese Nevra Hanım'ın özel şoförü Metin Serezli. Kafamda kasketim eksik. Beş kez İstanbul'dan Londra'ya arabayla götürdüm Nevra'yı, uçağa binemiyor diye.
- N.S: Aşk bu işte!
- M.S: Bir gün Kıbrıs'a gidiyoruz. Uçakta sayın Rauf Denktaş var. Nevra'ya bakıp 'Neyin var?' diye sordu. Nevra'nın, bütün yüzü kasılmış... 'Uçmaktan korkuyor,' dedim. Yol boyu Denktaş, fotoğraf makinesiyle Nevra'nın portrelerini çekti. Sonra da 'Uçuş Korkusu' diye Nevra'nın portrelerinden oluşan bir sergi açtı.