- Bu hikâyedeki çıkış noktası neydi?
- Yıldız Tunç: Çıkış noktamız Türkiye'nin en doğusuyla en batısı arasındaki zihinsel farklardan doğan çatışmaydı. Doğu insanının hayatına egemen olan töreler ve geleneklerle batı insanının hayatındaki yükselme hırsı, zengin olma arzusu ve bencilleşme.
Bekâret, tabular, töreler, hırslar ve kötücülleşme çalışmamızın ana eksenini oluşturuyordu.
-Berdel, kan davası gibi unsurlar artık biraz klişe gibi algılanıyor seyirci tarafından, bunu kırmak için ne yapıyorsunuz?
- Bu çalışmanın altyapısı için Kudret Sabancı ile birlikte Van'a gittiğimizde, genç bir Vanlı arkadaşa 'Eşinle nasıl tanışıp evlendin?' diye sorduk. 'Berdelle,' dedi. Modern olmaya, çağdaş hayata katılmaya çalışan bir arkadaştı ama o bile berdelle evlenmişti. Yani bu tür unsurlar toplumumuzda varlığını aynı hızla sürdürüyor. Türkiye'nin doğusuna hâlâ feodalitenin egemen olduğunu biliyoruz.
Yerel evlerin yıkılıp yerine apartmanlar yapılması ya da yöresel giysiler yerine marka giysiler giyilmesi durumu değiştirmiyor.
- Murat Lütfü, Ethem Yekta ve Mehmet Bilal Dede ile birlikte çalışıyorsunuz.
Nasıl bir işleyiş var senaryo yazımında?
- Altı yıl önce Aliye'de Mehmet Bilal ile çalışmaya başlamıştık. Binbir Gece'de Murat Lütfü ve Ethem Yekta ekibe katıldı. O zamandan beri birlikte çalışıyoruz ve bundan büyük zevk alıyoruz.
Bizimki bir yazı ekibi olmaktan çok dostluk, arkadaşlık ortaklığı. Birlikte zaman geçirmeyi zaten çok seviyoruz, buna bir de iş eklenince iyice zevkli oluyor.
Kendimize göre bir çalışma yöntemimiz var. Ama sırrımız düzenli çalışmak. Hepimiz obsesif kişileriz, dolayısıyla belli bir disiplin ve sorumluluk ile çalışıyoruz.
- Türk televizyon seyircisinin hikâye anlamında beklentilerini nasıl buluyorsunuz, son yıllarda değişiklikler oldu mu?
Yazarken bunları ne kadar kolluyorsunuz?
- Çabucak yayından kalkan diziler hariç, yılda aşağı yukarı 60-70 dizi izleniyor. Bu da 60-70 ayrı hikâye demek. Buna bir de yayınlanıp bitmiş dizilerin hâlâ akılda kalan hikâyelerini ekleyin. Yeni ve çarpıcı bir hikâyeyle seyircinin karşısına çıkmak kolay değil artık. Öte yandan Total ile AB grupları arasındaki uçurum da eski yıllara göre daha çok açıldı.
Totalde 30. olan bir dizi AB grubunda ilk beşe girebiliyor.
Bu da her iki gruba birden hitap eden dizilerin eskisine oranla daha zor yapılabileceğini gösteriyor.
Bu belirsizlik nedeniyle sektör olarak riskli projelere açılamıyoruz. Garantici bir tutum almak, zaman zaman klişelere yaslanmak durumunda kalıyoruz. Oysa yenilenmenin koşulu risk alabilmektir.