- 93'ten bu yana Levent yüksel var hayatımızda; 17 yıllık bir müzik kariyeri...
- Bayağı çokmuş! (gülüyor)
- İlk başladığınız günden bugüne neler değişti, siz nasıl değiştiniz?
- İlk başladığım günlerde doğru şarkı nasıl söylenir, ona takmıştım. Söylediğim kelimelere önem vermiyordum, 'müzikal bakımdan en doğrusu nedir'e dikkat ediyordum. Sonrasında farklılaşmaya başlıyor durum. 'Şarkı söylemeyi boşver, ettiğin lafı düşün' diye bakıyorsun...
- Çocuktum, ufacıktım, cahildim, hiçbir şey bilmiyordum durumunda mıydınız peki?
- İlk meşhur olduğum zaman aynen o durumdaydım. 'Meşhur oldum ama niye meşhur oldum' diye sorguluyordum hatta. Benim aslında en büyük idealim tonmaister olmaktı. Sezen'e (Aksu) demiştim ki "Benim albümüme harcayacağınız parayla gideyim yurtdışında ses mühendisliği falan okuyayım, gelince de ömrüm boyunca mikserin başında senin için çalışayım." Bunu istiyordum. O da dedi ki, "Bu kadar güzel, bu kadar önemli bir sese albüm yapmazsam beni topa koyarlar!"
- "Ben bile kendi sesime tahammül edemiyorum" diye bir lafınızı hatırlıyorum...
- Söyledim ama; o laf, tamamını dinlediğin zaman güzel bir laf. Şöyle demiştim: Bir şarkı yapıyorsun, yaparken defalarca dinliyorsun, stüdyoda defalarca kere çalınıyor, mix yapılıyor, gene defalarca kez dinliyorsun. Kendi sesine yabancılaşıyorsun ve o defalarca dinlemenin sonucunda da, kendi sesimi dinlemeye tahammülüm bile yok, demiştim.
- İlk yıllarda 'bağıran adam' da diyorlardı size. Farkında mıydınız bağırdığınızın?
- Tabii farkındaydım. Mart 25'te çıkmıştı ilk albümüm, bir tane bile satmamıştı!
- Sahiden mi?
- Niyesini bilmiyorum ama 'çok bağırıyor bu adam, çok cıyaklıyor' bilmem ne diye galiba, insanlar ilk başta istemediler. Sonra ne olduysa, Barış Manço'nun yaptığı
7'den 77'ye programına çıkınca insanlar beni çok sevdiler ve kasetimi almaya başladılar. O zaman CD yoktu; birden bire milyon sattı.
- Enteresandır, yıllarca o 'bağıran adam'ın şarkılarını ezberledik resmen. Nasıl oldu bu?
- Bilemiyorum, belki bağırarak dikkat çekmişimdir. (kahkahalar atıyor)
- İyi de başkası bağırınca olmuyor!
- İşte bağırmak var, bağırmak var. (kahkahalar) Şaka bir yana, belki de tenor olmamdan kaynaklanan bir durum... Ama şu var; yaptığım müzikte, yaptığım işte, gündelik hayatımda gerçekten samimi olmaya gayret ediyorum. Samimi olunca insanlar seviyorlar. Onların sevgisine karşılık olarak ben de onları çok seviyorum. Bu öyle laf olsun diye söylenmiş bir şey değil; gerçekten seviyorum.