SİYAD bir kez daha görevini yaptı ve Beyoğlu'nun birer ikişer aramızdan kayıp giden eski sinema salonlarına karşı Alin Taşçıyan'ın kaleminden çıkma etkili bir bildiri yayınladı. Bunun yakın zamanda bir kampanyaya dönüşmesi ve daha somut önerilerle desteklenmesi kaçınılmaz. Bu arada gösterime kapanan Alkazar sineması üzerine çok haber çıktı. Beyoğlu'nun en eski salonlarından olan sempatik Alkazar, yıllar önce çok çok iyi bir onarım görmüş, rahmetli Onat Kutlar'ın da katıldığı bir grup tarafından başarılı biçimde işletilmişti. Ne yazık ki ölümünden sonra, bu iş aynı başarıyla yürütülemedi. Kaç yıldır ne zaman yolum düşse içim acırdı: Sayısız parçaya ayrılmış sözümona beyaz perdesi, uygun objektif eksikliğinden o görece olarak küçük perdeyi bile dolduramayan ve de iyi bir ışıktan yoksun projeksiyonu, dökülen ses düzeniyle ne kadar zavallıydı! Son işleticisi Adalet Dinamit hanım salonunu elde çıkarırken acıklı bir beyanat vermiş, suçu seyirciye atıyor. Oysa kendisine tüm bunları defalarca söylemiştim. Şimdi gel de bu timsah gözyaşlarına inan! Neyse, ben bu arada sinemanın yeni sahibi, Beyoğlu'nda Nike ve Lacoste gibi dükkânları olan Nizam Hışım beye ulaşıp konuştum. Hemen söyleyeyim: Nizam beyin Alkazar'ı kapatmak gibi bir niyeti yok. O üstelik, yıllardır Beyoğlu Güzelleştirme Derneği'nin başkanı olduğu için, bunu yapmayı kendisine de yediremez. Salonun çok kötü işletildiğini o da söylüyor. Sinemacılıktan anlamadığı için de, bir tiyatroyla ya da bir büyük dağıtım şirketiyle işbirliği yapıp işletmesini ona devretmek istiyor. Bu arada hem kültür bakanımız Ertuğrul Günay'la, hem de bakanlığın Sinema Dairesi başkanı Abdurrahman Çelik'le konuştum. İkisi de bana Beyoğlu'nun eski salonlarını koruma konusundaki kararlılıklarını anlattı. Bakanın ilk kez bana duyurduğu üzere, bakanlık ve Beyoğlu Belediyesi'nin katılmasıyla, gerek Alkazar, gerekse şu anda kapalı olan ve içinde ciddi bir onarım gören Emek salonlarının akıbeti konuşulacak. Artık, Forum İstanbul adlı dev AVM'nin de sahibi olan Türkmall adlı şirketin ve patronu Levent Eyüboğlu'nun malı olan Emek de, bakanın bana Levent beyin ağzından aktardığına göre, aynen korunacak. Bakınız, şuna inanıyorum: Kötü işletilen her kurum, eninde sonunda el değiştirir. Kapitalizmin temel kurallarından biri... Yapamayan gider, yerine yapabilecek olan gelir. Ayrıca Beyoğlu gibi bir yerde, bir salonun iş yapmayıp zarar etmesi olacak şey değildir. Bu ancak çok kötü bir işletmeyle olabilecek şeydir. Bu açıdan, elbette gözümüz gibi korumamız gereken bu eski ve tarihi salonları ben güvencede görüyorum. Yeni sahipleri, hem onların parayla satın alınamayacak değerlerinin bilincindedir, hem de daha basit bir mantıkla, onlardan ciddi bir gelir elde edilebileceğinin hesabını yapmışlardır. Alkazar ve Emek şimdilik kapalı olsalar da (festival bu yıl Emek'i kullanamıyor) ben onların eninde sonunda açılacağına inanıyorum. Bu süreci çabuklaştırmak için de bakanlık ve belediyeyi bir kez daha göreve çağırıyorum.