Ne güzel DVD'ler çıkıyor! Bir zamanlar filmlerin, gösterimlerinin hemen ertesinde evinize girebileceği ya da yıllanmış klasiklere böylesine kolaylıkla ulaşabileceğiniz aklınızdan geçer miydi? Ben, sevgili dostum ve gerçek bir sinema tutkunu olan Yavuz Baydar'ın alanına girmeden, benim için, benim kuşağım için (o daha delikanlı sayılır!) çok önemli olan birkaç DVD üzerinde durmak istiyorum. Bugünlük, DVD piyasasının kralı sayılan Tiglon'un dışında, daha az, ama seçme klasikler çıkaran As Sanat'ın ürünlerine yoğunlaşarak... Önce İtalyan sineması. Roberto Rossellini'nin
İtalya'da Yolculuk filmi, tam anlamıyla 'lanetli klasik' deyiminin bir örneğidir. 1954 yapımı film, biraz da o yıllarda Hollywood'u boşlayıp İtalya'da Rossellini'yle 'günahkâr' bir beraberlik sürdüren Ingrid Bergman olayı nedeniyle, Batı basınında görmezden gelinmiş, daha ötesi tu-kaka edilmişti. Oysa film, türünün bir başyapıtıdır: Bir yolculuk sırasında büyük hesaplaşmalarını yapan bir çift. Yani, sonradan Antonioni sinemasının iyice asılacağı bir hikâye türü. Değeri zamanla anlaşılan film, Yeni-Dalga akımına da esin vermişti. İtalya'dan Yeni-Gerçekçilik'in babası Vittorio de Sica'nın
La Sciuscia-Kaldırım Çocukları (bu kez
Sokak Çocukları olmuş), gerçekçi sinemanın bir başyapıtıdır ve zor bulunan bir filmdir. Luchino Visconti'nin ilk önemli filmlerinden
Bellisima ise büyük oyuncu Anna Magnani'ye adanmış bir oyunculuk gösterisi ve inanılmaz bir 'hırslı anne' portresi.... Fransa'dan H.G. Clouzot'nun
Le Salaire de la Peur-
Dehşet Yolcuları, 'Fransız Hitchcock' denen bu ustanın başyapıtıdır: belki
Şeytan Ruhlu İnsanlar'la birlikte. Marcel Camus'nün
Siyah Orfe'siyse Brezilya kültürüne ve Rio'nun büyüsüne adanmış mistik bir aşk öyküsü... Bir tanımlaması da "Bossa Nova'yı dünyaya tanıtan film" olan yapım, başyapıtlarla dolu 1959 Cannes şenliğinde Altın Palmiye aldığında kıyamet kopmuştu. Ama film zamana direndi, hâlâ büyük keyifle tüketiliyor. Son filmimiz ise sinema tarihine pek geçmeyen, ama benim/bizim kuşağımızın belleğine yerleşmiş bir film. Rene Clement'ın 1971 yapımı
Yağmurla Gelen Adam'ı. Ülkemizde 1972 yılında (ve Atlas'ta) oynayan film, keskin bir macera duygusuyla Fransız usülü bir romantizmi birleştiriyordu. Charles Bronson'un çok gözde olduğu ve Fransız sinemasına konuk olarak bir avuç Avrupa filmi çektiği yıllardı. Ve onun Marlene Jobert'le oluşturduğu ikili çok sevilmişti. Bir göz atın bakalım, bizim vaktiyle beğendiğimiz kadar var mı?