Yoksa siz de başkalarına Hayır," diyemeyenlerden misiniz? Eğer diyemiyorsanız, yalnız değilsiniz. Türk toplumunda en büyük sorunlardan biri, kişisel sınırlarımızı çizememek. Çocukluğumuzdan beri 'ayıp'larla büyüdüğümüz için, adeta başkalarının mutluluğunu, kendi mutluluğumuzdan daha önde tuttuğumuz için... Genç kadın, kimseyi kırmak istemiyordu. Ailenin kara koyunu haline gelmişti adeta. Babasının bir sağlık sorunu mu var? Hastaneye o taşırdı. Her zaman... Oysa üç kardeştiler. Bir erkek, bir de kız. Zaman zaman kardeşlerine para yardımı da yapıyordu. Hepsi de para kazanıyorlardı. Genç kadının maddi durumu onlardan daha parlak değildi. Sadece daha tutumlu olmak zorunda hissediyordu kendini. Çünkü para istediklerinde onlara "Hayır," diyemiyordu. Günün birinde yakışıklı bir erkek arkadaşı oldu. İlk zamanlar her şey yolunda gidiyordu. Genç adam onu arıyor, güzel sözcükler söylüyor, yemeğe çıkartıyordu. Bir-iki ay sonra işler değişmeye başladı. Adam artık onu yeterince sık aramaz olmuştu. İltifat da etmiyordu. Genç kadının içini bir huzursuzluk kaplamıştı. Yoksa erkek arkadaşını bilmeden de olsa kırmış mıydı? Bir türlü rahat edemiyordu.
ÇOCUKLUK DÖNEMİNİ GÖZDEN GEÇİRİN
Üçüncü ayın sonunda, genç kadın erkek arkadaşının istediği borcu ona vermişti. Üstelik kendisi maddi sıkıntıya girmesine rağmen... Artık adamın üstüne o düşüyordu. O arayıp soruyordu. Güzel bir çift sözcük duyabilmek için her şeyi yapmaya hazır hale gelmişti. Çoğunlukla hata yaparken, bunun bir hata olduğunu biliriz. Ama içimizde öyle duygular vardır ki, kendimize hakim olamayız. Tıpkı sigara içmenin zararlı olduğunu bilip, yine de o dumanı zevkle tüttürmek gibi... İşte bu engelleyemediğimiz duygular, bilinçaltımızdaki kalıplardan geliyor. Çoğunlukla da anne ve babamızla yaşadıklarımızdan... Eğer siz de "Hayır," diyemiyorsanız, çocukluk döneminizi gözden geçirmenizde fayda var. Büyük ihtimalle, ilişkilerinizde sürekli veren ama bir türlü kimseden bir şey alamayan taraf oluyorsunuzdur. Çoğunlukla kendinizi yorgun, hayattan tam anlamıyla zevk alamayan, kaybetme korkusu ile dolu hissediyorsunuzdur. Muhtemelen pek çok kişiye kolayca kırılıyor, hatta alınganlık gösteriyorsunuzdur. Küçük bir kızken, annesi ona sık sık vuruyordu. En ufak bir hatasında bağırıp hakaret ediyordu. Bunu yaparken, kızının hayatına büyük bir zarar verdiğinin farkında bile değildi. Bir misafir geldiğinde, kızının hiç istemediği şeyleri zorla yaptırıyor, yetişkinlerin onu sıkıştırıp öpmelerine izin vermesi için zorluyordu.
LİSTEYİ TEKRAR ETMEK ÖNEMLİ
Küçük kız, hem bedeninin hem de ruhunun sınırlarının nerede başlaması nerede bitmesi gerektiğini öğrenememişti. Umutsuzca anne ve babasının onayını almaya çalışıyordu. Sevilmek için her şeyi yapmaya hazırdı. Başkalarını kırmamak adına "Hayır," demekten korkuyorsanız, sınırlarınızı çizmeyi öğrenmelisiniz. Yıllarca tersini yaptıktan sonra aniden bunu etrafınızdaki kişilere kabul ettirmek hiç kolay olmayacaktır. Sınır çizmek, altı yaş çocuğuna sorumluluklarını öğretmeye benzer. Önce karşınızdaki kişiye, somut kelimelerle, bir daha asla yapmasını istemediğiniz şeyleri söylersiniz. Bu listeyi yeterince tekrar etmeniz çok önemlidir. Eğer çizdiğiniz sınırı ihlal ederse, nasıl cezalandıracağınızı da açıklamalısınız.
CEZALANDIRMAYI MUTLAKA UYGULAYIN
Ve son olarak, karşınızdaki kişi, istemediğiniz şeyleri yapmaya devam ediyorsa, "Bana ne yaptığının farkında mısın?" diye uyarabilirsiniz. Birkaç uyarıdan sonra hâlâ kendini frenlememişse, o zaman cezalandırmayı muhakkak uygulayın. Bu çok önemlidir. Birkaç kez sizin koyduğunuz duvara çarpan kişiler, bir daha bunu tekrarlamaz. Size bunun için gönül koyan olursa, üzülmeyin. O kişiler, sizin can dostlarınız, sevgilileriniz değildir. Bu yöntemi uygulamak isteyenler, önden sıkı bir bilinçaltı ve duygusal temizlik yaptırmayı unutmayın. Aksi halde bildiklerinizi de uygulayamazsınız. Hepinize saygı ver sevgi dolu ilişkiler diliyorum.