Geçen hafta vampir erkekler üzerine yazı yazmıştım. Ama bir de madalyonun öbür yüzüne bakmamız lazım. Biz kadınlar da olmayacak kişilere tutunabiliyoruz. Üstelik karşımızdaki erkek bizi istemediğinin sinyallerini her şekilde vermiş oluyor. Ona rağmen biz duymak istediğimiz küçük kelimelere tutunuyoruz. Kendimizi kandırmak için uğraşıyoruz. O ilişkiye bağımlı hale geliyoruz. Hatta hayatta başka şeylerden zevk alamayacak hale geliyoruz. İlişkilerde yaşadığımız ruhsal doyum, bir merdivenin basamakları olarak hayal edilebilir. En alt basamakta doyum da bir o kadar azdır. Orası sadece bedensel olarak doyumun peşinde koşar. Bir üst basamakta artık sadece bedensel değil, duygusal doyuma da ulaşmak isteriz. Bunun kıymetini anlarız. Ve aldığımız doyum artar. Üst basamaklarda daha da üst düzey tatminler var ama o basamaklarda yaşayanların sayısı oldukça azdır.
TELEPATİK BAĞIN DA BİR RACONU VAR
Bir gün bir danışanım bana dedi ki: "Seda Hanım, ben Ahmet'i bırakamam. Onu ben çok başka yerlere koydum. Çok özel bir ilişkimiz vardı. Ondan vazgeçemem. Belki de benim ruh ikizimdi o... Ama artık beni aramıyor. Çok üzülüyorum. Artık ben onun peşinden koşuyorum. Ne olur yardım edin. Telepatik bağ kuralım. Onu bana getirin." Ama biz büyücü olamayız, öyle değil mi? Telepatik bağın da bir raconu, kuralı var... Bense, ruh ikizine gerçek dünyada ulaşmanın hemen hemen imkânsız olduğunu bildiğimden sadece şunu sordum: "Peki neden Ahmet bu kadar özel?" "Çünkü bana kadınlığımı ilk kez o öğretti. Bir dişi olarak ne kadar çekici olduğumu onunla tattım." Oysa Ahmet artık onu istemiyor. Çoktan başkalarıyla çapkınlık yapmaya başlamış bile... Sevgili kadınlar, 'Merdivenin ilk basamağında bedensel doyum var,' demiştik. Bütün odağımız, bir kadın olarak arzulanıp arzulanmadığımız üzerinde olursa, biz hâlâ en alt basamaktayız demektir. Ve hep o basamaktaki erkeklerle tanışırız. Üsttekileri fark edemeyiz. Onlar da bizi cazip bulmaz. En alt basamaktaki erkekler de, çapkınlıktan vazgeçemeyenlerdir. Dünyanın en güzel, en mükemmel kadını olsanız boş... Onun ruhu çapkınlığa doymayacaktır. Çünkü ruhunda pek çok yara vardır aslında. Ya sevildiğini, değerli olduğunu, kadınları yatakta ne kadar memnun edebildiğine bağlamıştır... Şöyle muhteşem erkeksin, böyle harikasın laflarını duymadan kendini mutlu hissedemez... Ya da derinlerde annesinden intikam alıyordur hâlâ...
ÂŞIK OLUNACAK KADINIM
Kısacası, alt basamakta geziniyorsanız, kendi değerinizi, bedeninizle, yataktaki harikalığınızla ölçersiniz. Bu da ruhsal doyumun öyle küçük bir parçası ki... Oysa tek yapmanız gereken 'Ben pek çok erkeğin arzulayabileceği gerçek bir kadınım' duygusunu yüreğinize yerleştirmek ve bilinçaltınızın derinliklerindeki yalnız kalma ve kaybetme korkusunun bir kısmını yenmektir. Böylece merdivenin bir üst basamağına çıkarsınız. Ne kadar yukarı çıkarsanız, ucuz çapkınlık yapan erkeklerden o kadar uzaklaşmış olursunuz. Üst basamakta artık duygusal doyum vardır. Orada da bir Ahmet sizi terk etmeye kalkışabilir. "Ben Ahmet'i terk edemem, o bana ilk kez aşkı öğreten adam. Onu farklı yere koydum ben..." diye duşünmeyin, bunu yapmayın. 'Ben âşık olunacak kadınım' duygusunu yüreğinize yerleştirip, gidin. Ahmet'in yakasını bırakın. O sizi memnun edemeyecek, belli ki... Bu arada, duygusal olarak doyurabilmek demek, basit aşk sözcüklerini tekrar etmek değildir. Partnerimizin sözleriyle davranışlarının birbirini tutması gerekir. Artık ilkbaharla birlikte kalpler de kıpırdamaya başlıyor. Hepinize üst basamaklardan aşk diliyorum.
