Tiyatro, dans, video gösterileri, konserler, sergiler, plastik sanat ve hareket atölyelerinin sunulduğu Çılgın Sanat Festivali başladı. Dört ayrı Avrupa ülkesinden dört farklı sanat topluluğunun çalışmalarının sahnelendiği festivalin ilk sahne performansı, dün akşam Üsküdar Tekel Sahnesi'nde gerçekleşen
Güzel İnsanlar oldu. Bedenimizin bizden talep ettiklerini hangi noktaya kadar kabul ettiğimizi sorgulayan bu gösteri, Portekizli topluluk Grupo Dançando Com a Diferença tarafından sahneye koyuldu. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından da desteklenen festival, 31 Mart'a kadar sürecek. Festivalin koordinatörü Ani Haddeler Pekman'la festival ve engelli sanatçılar üzerine bir söyleşi yaptık.
- Ülkemizde kimi engelliler, bırakın sanat yapmayı sokağa bile zor çıkıyor. Ancak görüyoruz ki tiyatro yapan engelliler de varmış. Ülkemizde sanatla uğraşan engelliler konusunda bir değerlendirme yapabilir misiniz?
- Türkiye'de bu kavramın yeni olduğunu söyleyebiliriz. Biz de işin içine girince gördük. En baştan anlatacak olursak; bize bu festivalin teklifi 2007'de geldi. Fransa'da Theatre du Cristal diye bir topluluk var. Onlar 1989 yılından beri fiziksel ve zihinsel engelli kişilerle tiyatro yapıyorlar. Bu kişiler profesyonel olarak tiyatro yapıyor ve bu işten para kazanıp hayatlarını sürdürüyorlar. Meslekleri de oyunculuk. Onlar Avrupa Komisyonu kültür programına başvurmuşlar, 'bir proje yapmak istiyoruz,' diye. Bunu üç yapımcıyla geliştirmek istemişler. Biri İspanya Sevilla'dan Danza Mobile adlı bir dans topluluğu, biri Belçika'dan bir eğitim merkezi olan Creahm, dördüncü topluluğun da Türkiye'den olmasını istediler. Semaver Kumpanya olarak bize gelip; 'Engellilere yönelik bir proje yapmak istiyoruz var mısınız?' dediler. Işıl Kasapoğlu da kabul etti ve bana pasladı. Ben de projenin koordinatörlüğünü üstlendim. 2007 yılında Avrupa Komisyonu'na başvurduk. Avrupa Komisyonu da 2008 başında onayladı. Sonra İstanbul 2010 Avrupa Kültür başkenti ajansının desteğiyle bizim festivalimiz büyüdü. 2010 etkinlikleri çerçevesine dahil edildik ve onlardan destek aldık. Bütün duyuruları onlar yapıyor. Beyhan Murphy ve Ümit Özdemir çok ilgilendi. Projeyi geliştirmek istediler, daha çok mekâna yayılmasını, daha çok izleyiciye ulaşmasını sağladılar. Bunun üzerine projeyi büyüttük biz. Üsküdar Tekel Sahnesi'nde, İstanbul Modern'de, Fransız Kültür Merkezi, Enka'da ve Çevre Tiyatrosu'nda olacak.
- Bu etkinliğin Türkiye ayağını siz üstlendiniz. Peki Türkiye'de profesyonel engelli sanatçı bulmakta sıkıntı çektiniz mi?
- Bu iş bizi çok heyecanlandırdı. Çünkü engelli konusu bizim pek bilmediğimiz bir konuydu. Şimdi organizasyonundan artistik tarafına kadar her şeyinin içindeyiz. Bunun içine girince engellilerin yaşamının ne kadar zor olduğunu görüyoruz. Yurtdışındaki engelli sanatçılar gerçekten çok profesyoneller. Ama Türkiye'de bu işi yapan ne kadar topluluk varsa bulduk onları. Mesela Tuğçe Tuna'nın Remdans proje topluluğu var: Farklı bedenlerle dans. Çok başarılılar. Çok güzel bağlantılar kuruldu. İZEV'le (İstanbul Zihinsel Engelliler için Eğitim ve Dayanışma Vakfı) tanıştık. Onların çok güzel çalışmaları var. Festivale Eskişehir'den katılan Engelliler Entegre Yüksekokulu Kekeça Topluluğu, beden perküsyonu yapıyor. Onların yaptığı inanılmaz bir gösteri. İşitme ve konuşma engelli kişilerle beden perküsyonu yapıyorlar. Yaklaşık 30 kişiler sahnede. Aslında metni olan bir oyun sahneliyorlar.
BURUK TARAFINI YONTMAK GEREK
- Peki işin bir de fiziki boyutu var. Tiyatrolar engelliler için hazır mı?
- Evet bu konuda da sıkıntı yaşadık. Mesela tiyatromuzda iki merdiven var. Engelliler geldiklerinde nasıl çıkacaklar diye formüller aramaya başladık. Bir engelli tuvaleti yaptırdık. Gördük ki Türkiye'de tiyatrolar engellileri düşünerek yapılmamış. Enka ve İstanbul Modern düz ayak giriliyor. Kendi mekânımızda bunu telafi etmeye çalışıyoruz. Biz de stresliyiz aslında. Onları yeterli düzeyde iyi ağırlayabilecek miyiz, diye.
- Bu sizin için bir sosyal sorumluluk projesi mi?
- Evet öyle ama bunu buruk bir durum olarak yaşamak istemiyoruz. İşin buruk tarafını yontmaya çalışıyoruz. Aslında bu, engellilerin karşılaşmak istemedikleri bir durum. Onlar sahne üzerinde yücelip, profesyonel sanatçı olduklarını herkesin görmesini istiyor. Batı'da engelli ya da engelsiz, bir sanatçı aynı koşullarda işini yapabiliyor. Evinden rahatça çıkıp, provalara gidiyor. Bizim katedilecek çok yolumuz var.
- Festival izleyicileri arasında da engelliler çoğunlukta olsa gerek.
- Elbette istiyoruz onların da gelmelerini. Bu bir örnek teşkil etsin. 'Siz de eğer istiyorsanız, bir sanatçı olabilirsiniz, bir mesleğiniz olabilir.' Vermek istediğimiz mesaj bu. Amatör çalışmalar çok güzel ama profesyonelce de yapılsın istiyoruz. Böyle bir alan var. Engelli sanatçılar da alınmalı bu alana. Nasıl spor alanında engelliler için profesyonel yarışmalar yapılıyorsa, sanat alanında da engelli kişilere bir kulvar açılmalı.
DEVLET DESTEĞİ MUTLAKA OLMALI
- Engelli sanatçıların eğitim durumları nasıl?
- Mehmet Sefa Öztürk diye bir dansçımız var örneğin. İki projede yer alıyor. O balet aslında. Bir trafik kazası sonucu bacaklarını kaybetmiş. Ama dansı bırakmamış. Şu an profesyonel dansçı, eğitimini zaten engelli olmadan önce almıştı. Bu onun hayatında çok ciddi bir sorun teşkil ediyor ama vazgeçmemiş. Onu sahnesinde görmeyi biz seviyoruz. Devlet de onu desteklemeli. Bütün engelli kişilere destek olunması gerekiyor. Bu eğitimi alamamış olup da bu yola baş koymuş olanlar var. Ne kadar yetenekli olduklarını görüyoruz. Semaver Kumpanya olarak bu işe giriştik. Altından kalkmak istiyoruz. Çünkü gerçekten amacımız bu kişilerin sahne üstünde yer alması. Bu festival iki seyircinin bile hayatını değiştirecekse bu bizim için müthiş bir şey.
- Devamı gelecek mi?
- Biz de bunun devam etmesini istiyoruz. Burada İstanbul 2010'un desteği çok önemli. Böyle bir destek alamazsak devamını getirmek mümkün olmaz. Keşke sponsorumuz olsa ve biz bunu devam ettirebilsek.
Bilgi için: ww.semaverkumpanya.com
Tel: (0212) 585 59 35