- Denizle ilişkiniz nasıldı? Hanginizin denizciliği daha iyiydi?
- Hiçbirimizin. Daha önce ikimizin de denizle ilgisi yoktu.
- Bu kadar büyük bir serüvene nasıl giriştiniz o zaman?
- Yine Ayvalık'ta başladı. Tatile gelmiştik. Gözümüz Çamlık Koyu'nda demirli bir yata takıldı. Sonra 'Biz de böyle bir tekne alsak ve baş başa dünyayı dolaşsak,' dedik. İlk iş olarak kitap, dergi gibi şeyleri okuyarak bilgi edinmeye başladık. Dusseldorf Yat Fuarı'na gittik. Bu arada İngiltere'deki Royal Yacht Association'ın yazışmayla düzenlediği kurslara katıldık. Bir yıl süren bir program. İşin ameli kısmı hallolduktan sonra sıra deniz üzerine çıkmaya gelmişti. Bunu da İngiltere'ye giderek yaptık. 15 günlük bir kursları vardı.
- Kendi başınıza ne zaman tekneyle çıktınız?
- Bu eğitimden sonra Türkiye'de tekne kiralayıp çıktık. Başta bir rehber vardı. Herkes filo olarak onun peşinden gider ya, o tür bir organizasyon... İlk seferinde resmen tüm grubun eğlencesi olduk. 11 tekne vardı. Bizim kullandığımız 31 feet'lik bir tekneydi. Fazla yelken yapmak için limana en geç biz giriyorduk. Diğerleri de oturup bizim gelmemizi bekliyordu. Tekneyi durduramıyorduk, demir atsak tutturamıyorduk, manevra yapamıyorduk vs. Daha sonra kaptanlı bir katamaranla denize çıktık. O seyahatte katamaranın rahatlığını gördük. Dünya seyahati için bir katamaranın daha iyi olacağına karar verdik.
- Tekne almanız ne kadar sürdü?
- Epeyi bir süre. Sonunda İngiliz Prout firmasında karar kıldık. Firma ile konuşmaya gitmeden 45 feet'lik bir projeleri olduğunu öğrenmiştim. Ama görüşmeye gittiğimizde bana, 'Bu tekneyi unutun. Asla olmayacak. Daha ufak bir boy alabilirsiniz,' dediler. Ben de, 'O zaman bize uymaz. Eğer o boyu yapmaya karar verirseniz bir tane almayı garanti ediyorum. Ama bir şartla, o serinin birinci değil, ikinci teknesini alırım,' dedim. Bir yıl sonra, 'Üretime başlıyoruz,' diye aradılar. Gittik ve anlaştık. Sıra gerekli adımların atılmasına gelmişti. Önce işten ayrıldım. Büyük patron Sam Johnson ayrılmamı istemiyordu. Bana gerçek niyetimi sordu. 'Dünyayı dolaşacağız,' dedim. 'Eğer öyleyse haklısın, güle güle,' dedi ve ekledi: 'Demek ki sana iyi maaş vermişiz!..'