Londra'yı keşfetmeye değil birkaç gün; haftalar, aylar yetmez. Yine de iyi bir programla, üç-dört gün içinde şehirde öne çıkan yerleri gezmek mümkün. Bunun için işe, www.timeout.com/london adresinden, gittiğiniz günlerdeki etkinlikleri kaydederek başlayabilirsiniz. www.ticketmaster.co.uk de iyi bir adres. Orada bulunduğunuz zaman zarfındaki tiyatro, müzikal ve konserleri görebilir, biletinizi daha gitmeden alabilirsiniz. Şanslıysanız, bir Arsenal maçına bilet bile bulabilirsiniz. Şu aralar uzun hafta sonu kaçamakları için Londra'ya en iyi uçuşlar, THY ile cuma öğlen İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan 12.15'te kalkıp, Londra saatiyle 14.15'te Stansted'e inenler. Hem uykusuz kalmıyorsunuz, hem de cuma gününü geç bitirebiliyorsunuz. Pasaport kuyruğunun olmaması da cabası. İyi müzelerin cuma akşamları geç kapanması da program olasılıklarını artırıyor. Itzu (Japon) veya Busaba'da (Tayland mutfağı) iyi bir yemeğin üzerine Dover Street Market'ın keşfiyle başlayabilir Londra turu. Ünlü isimlerin en yeni tasarımlarını görmek için iyi bir adres. Oradan çaylarıyla ünlü Fortnum&Mason'da iyi bir gurme alışverişi yapılabilir, üzerine de kafesinde geleneksel beş çayı molası verilebilir. Çıkışta, Londra'nın en eski kitapçısı Hatchards mutlaka gezilmeli. Zaman kaldıysa Royal Academy of Arts'daki sergiye de bakılabilir. Yavaş yavaş yürünerek Soho'ya gitmek, Wardour Street'te yer alan ve 'geleceğin restoranı' olarak bilinen Inamo'da rezervasyon yaptırmak en doğrusu. Dijital masaları olan bu Uzakdoğu restoranında sıra size gelinceye kadar Soho sokaklarında aylaklık da yapabilirsiniz.
CUMARTESİ: KUZEY VE MERKEZ
Cumartesi günü saat 09.00 gibi Notting Hill'de bulunulması şart. Oradaki kafelerin birinde iyi bir kahvaltı yaparak yorucu güne hazırlanabilirsiniz. Portobello'yu baştan aşağı yürürken sabırlı ve dikkatli olun. Komik paralara hem ikinci el, hem de 'sıfır' kıyafetler bulabilirsiniz. Standların arasına sıkışan trendy mağazaları da atlamamaya çalışın. Köprünün altındaki ikinci el standları, ünlü modacı Paul Smith'in en büyük ilham kaynağı. Mola vermek isterseniz, aktör Colin Firth'ün sahibi olduğu Progresso adlı kafede soluklanabilirsiniz. Cumartesi öğleden sonra, Camden Town'ı keşfetmek için iyi bir zaman. Özellikle punkçıların mekânı olarak bilinen Camden'da da çok iyi dükkânlar ve ikinci el mağazaları bulunuyor. Acıkırsanız, sokak standlarında satılan dünya yemeklerini mutlaka deneyin. Akşamüzeri ise istikamet, Covent Garden. Biraz kalabalık olabilir ama emin olun şehrin Oxford Street, Leicester Square gibi daha turistik merkezlerinden çok daha tenhadır. Covent Garden'ın çevresindeki sokakları iyice turladıktan sonra dünyanın en güzel Meksika yemeği için Café Pacifico'ya, güzel midye yemek için ise Belgo'ya gidin. Gece programınız belli değil ise, en iyisi şehrin en hip bölgesi Old Street ve Shoreditch civarındaki bar/pub'ları dolaşmak. Karındeşen Jack, cinayetlerini bu bölgede işlermiş. Bu aralar, cinayet mahalline özel turlar düzenleniyor. www.totaltravel.co.uk adresinden detaylı bilgi alabilirsiniz.
PAZAR: İSTİKAMET, DOĞU LONDRA
Pazar sabahı, Spitalfields Market'dan başlamalı. Genç tasarımcıların işleri, retro mağazalar ve tasarım dükkânları için en iyi adres, burası. Oradan Rokit gibi şehrin en iyi ikinci el mağazalarını, plakçıları vs. gezerek Brick Lane'e geçin. Şehrin bu bohem bölgesi, sanatçıların ve ünlülerin yeni yerleşim yeri de aynı zamanda. Deli'de bir pizza molası verdikten sonra iyi bir sergi varsa Barbican'ı görmek şart! Daha sonra rotanızı Thames kenarına da çevirebilirsiniz. Tower Bridge'den başlayarak nehir kıyısından yürümek çok keyiflidir. Tate Modern'ın da üzerinde bulunduğu bu güzergâhta London Eye'a çıkıp şehri kuşbakışı görmenizi mutlaka tavsiye ederim. Pazartesi günü yine Stansted'den İstanbul'a 15.15'te kalkan uçaklar var. 21.00 gibi İstanbul'da oluyorsunuz. Böylece hem evinize geç olmadan ulaşıyor, hem de çok kalabalık olmayan pazartesi sabahını, çılgın bir alışverişe ayırabiliyorsunuz.
Meraklısına çok da turistik olmayan ipuçları
Tasarım meraklılarının mutlaka ziyaret etmesi gereken mağazalar; 9 Albemarle Street, Liberty, Aram Store, Twentytwentyone, Labour and Wait, Designers Guild, Vessel ve Mint.
Kitapkurtları Hatchards'ı kesinlikle görmeli. Charing Cross Road boyunca uzanan kitapçıları gezdikten sonra, Fulham Road üzerindeki antika ve eski kitap satıcılarına da bakmalı.
Tate Modern, Tate Britain, V&A ile Design Museum, sanatseverlerin atlamaması gereken müzeler. Zamanınız azsa, Charles Saatchi'nin King's Road üzerindeki yeni galerisi, White Cube ve Serpentine ile yetinin.
Alışveriş için çok çeşitli rotalar var. Lüks alışverişi için Bond Street ve Sloane Street'e bakılmalı. Elbette Knightsbridge'de yer alan Harvey Nichols ile Harrod's'daki yemek katı atlanmamalı. Trendy mağazalar için rota, Carnaby Street. İlla ki alışveriş merkezi istiyorum diyorsanız, doğru Westfield'e!
Plak koleksiyonu yapanlar Sister Ray, Rough Trade, Phonica ve Pure Groove'a uğramalı.
Fish'n'chips yemeden Londra'dan dönülmez. Favorim, Fishcoteque. Golden Hind, Olley's veya Camden'daki Brady's de en iyilerden.
Yemek için ilk tercih, bütçe de müsaitse ünlü şeflerin restoranları olmalı, Gordon Ramsay, Tom Aiken veya Jamie Oliver. Nobu, Hakkasan, Cipriani veya L'Atelier de Joel Robuchon'u da tercih edebilirsiniz.
Kafa dinlemenin en iyi yolu, parklardan birinde çimenlerin üzerine uzanıp miskin miskin etrafı seyretmek. Hyde Park en güzeli. Green Park'ı seçerseniz Diana'ya saygı yolunu takip ederek Buckingham Sarayı'nı da ziyaret edin. Vaktiniz varsa, şehrin kuzeyindeki muhteşem manzaralı Hampsted Heath mutlaka görülmeli.
