- Hiç üniversite eğitimi düşünmediniz mi, aileniz size 'oku' demedi mi?
- Küçük yaştan beri müzik yaptığım için 'benim mesleğim bu olacak' diyordum hep. Konservatuvara gitmedim ama müzik kursuna gittim; klavye ve gitar kursu aldım, nota bilgisine sahip oldum. Bu da benim şimdi yaptığım işler için büyük avantaj oldu.
- Üniversiteye gerek kalmadı yani!
- Aynen öyle! Üniversiteye gitseydim, şu an bulunduğum yer için gecikecektim, bu güzelliği kaybetmiş olacaktım. Elimde nasılsa küçüklüğümden beri uğraştığım ve öğrendiğim güzel bir fırsat var. Neden 20 yılda öğrendiğim şeyi üç sene için kaybedeyim ki?
- İlginç! Peki Yurtseven Kardeşler olarak piyasaya çıkmışken, neden kardeşlerinizden ayrıldınız?
- Tek başıma daha popüler olma şansına sahip olacağıma karar verdik. Bu fikir de abimden çıktı, grubun en büyüğünden!
- Niye sizi seçtiler, sizin özelliğiniz neydi?
- Belki en genci ben olduğum için... Gençlik de önemli değil, bu konuda hırslıydım, cesurdum ve yaramazdım. Kafamda yeni şeyler söylemek vardı. Örneğin
Allah Belanı Versin şarkısına abim hayır diyebilirdi, ki dedi de! 'Ama İsmail bunu tek başına yapabilir' fikrindeydi. Benim bazı bestelerim Yurtseven Kardeşler tarzına uymuyordu zaten. Örneğin
Şapır Şupur'u Yurtseven Kardeşler'in söylemesi garip gelirdi insanlara. Ama böyle şarkıların da çıkması gerekiyordu. Kim çıkarabilirdi? Yeni bir sanatçı çıkarabilir, İsmail YK!
- Bu şarkıların bu kadar tutacağı, Türkiye'nin en çok satan ismi olacağınız aklınızın ucundan bile olsa, geçmiş miydi?
- Tahmin ediyordum çünkü ben 2000 yılında başladım çalışmaya ve aşağı yukarı 12-13 yıllık bir proje çizdim. Her şey planlıydı yani. Şu an 2010 yılındayız, altı sene geçmiş, kalan diğer altı senede de çok güzellikler yapmak istiyorum. Allah'a şükür bugüne kadar planladığım her şey oldu, inşallah o da olur.