Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AİLENİZİN DOKTORU DR. EREN EROĞLU

Baharda neden âşık oluruz?

Belirtileri; kızarmış bir yüz, artmış kalp ritmi, yerinde duramama ve hayallere dalma. Bu ruh hali ve kendini çok enerjik hissetme durumuna nisan-mayıs aylarında çok rastlanıyor. Bu işin duygsal boyutunun yanında biyolojik boyutu da var

Baharla birlikte çiçeklerin açması, doğanın canlanması, insanların neşe ile dolması ruhu âşka hazırlıyor ve baharda bu yüzden daha çabuk aşık olunuyor diye mi düşünüyorsunuz? Aslında pek de öyle değil; işin sırrı 'kimyada' yatıyor. Asırlar boyu şairlerin şiirlerinden eksik etmediği bir 'hastalık' var bu aylarda çoğu insanda görülen. Belirtileri kızarmış bir yüz, artmış kalp ritmi, iştah kaybı, yerinde duramama ve hayallere dalma. Nasıl ortaya çıktığı anlaşılamadan beliren dalgalı ruh hali, kendini çok enerjik hissetme nisan-mayıs aylarında çok rastlanan durumlar. Aşk da insanın kendine güveninin arttığı, her şeyi yapmaya muktedir olduğunu düşündüğü bu dönemde sanki doğal bir sonuç olarak ortaya çıkıyor.

SADECE İNSANLARDA DEĞİL...
Baharda aşkın depreşmesi sadece insanlarda değil, hayvanlarda da görülmekte. Hepimiz 'Mart kedisi' tabirini iyi biliriz. Kediler, köpekler, kurtlar, kuşlar aklınıza hangi hayvan gelirse baharda eşine kur yapmaya başlıyor. Birçok canlıda görülen ortak davranış modeli yaşadıklarımızın duygusal ve romantik boyutundan öte biyolojik boyutunun da önemli olduğunun işareti. Çünkü baharda hamile kalan hayvanlar yazın, insanlar ise bir sonraki baharda yavrularını doğuruyor; böylece yeni doğan yavrunun önünde, kışın zorlu şartlarına dayanabilecek hale gelinceye kadar yeterli zaman bulunuyor.

VE İŞİN SIRRI...
Peki nasıl oluyor da ortak bir dil konuşmayan, hatta çoğu bir dil konuşmayan birçok canlı aynı dönemlerde aynı davranışları sergiliyor? Bunun sebebi uzayan günlerin, artan güneş ışığının vücut biyokimyasında yaptığı değişikliklerde gizli. İnsanın biyolojik saati olarak bilinen 'suprakiazmatik çekirdek' beyinde hipotalamus denilen bölgede bulunuyor. Bu çekirdek güneş ışığı miktarını gözün ağ tabakası yoluyla gözlemliyor ve günün uzunluğuna dair bilgiyi beyindeki diğer bölgelere bildiriyor. Baharda artan gün ışığı ile birlikte kışın yüksek düzeyde bulunan uyku hormonu melatonin azaltılıyor, mutluluk hormonu seratonin yükseltiliyor. İnsan daha az uyurken içini coşku dolu hissediyor. Yetmezmiş gibi üremeyi artıran Luteinizan Hormon (LH) mayıs sonu haziran başında diğer aylara göre yüzde 20 artıyor; bu da erkekte testosteronu yani erkeklik hormonunu artırıyor, kadında ise yumurtlamayı tetikliyor.

PEKİ YA KOKULAR?
Herkes kokuların karşı cinsle ilişki kurmakta ne kadar önemli olduğunu bilir. Son zamanlarda, etrafa yaydığımız kendimize ait beden kokusunun karşı cins üzerinde cinsel açıdan uyarıcı etkisi olduğunu savunan görüşler iyice yoğunlaşmış durumda. Tabii bahsedilen, üç gündür üzerinizden çıkarmadığınız terli atletinizin kokusu değil. Bunun yanında eş seçiminin açıklanamayan tarafının kokularda gizlendiğine dair çalışmalara da sıkça rastlıyoruz. Kokuların bize, kim olduğumuza, genetik yapımıza dair yoğun bilgiler taşıdığı düşünülüyor. Böylece kadın ya da erkek belki de kendisine uygun eşi kokusundan tanıyor. Bu görüş Patrick Süskind'in Koku romanında olduğu gibi edebiyat ürünlerinde de kendine yer bulmakta. Feromon denilen ve mesaj taşıyan bu kokular sadece insanlara özgü değil; örneğin güveler çiftleşmek üzere karşı cinsin salgıladığı feromonu 10 kilometre uzaklıktan takip edebiliyor. "Peki bunun baharla ilgisi ne?" derseniz; terle birlikte salınan vücut kokuları baharla artan hava sıcaklığı nedeni ile daha fazla salınmaya başlıyor. İnsanların koku alma yeteneği güveler kadar kuvvetli olmasa bile burunlarının dibine geleni de kaçırmıyor. Kim bilir, belki de vücut kokuları baharda âşık olmanın başlıca sebepleri arasında.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA