Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

O taçlar tenekeden

Şehr-i İstanbul'da yaşayan hatun kısmının dikkatine; Tuna Kiremitçi pimi çekilmiş el bombası gibi ortalıkta dolanmakta yine. Her an bir kadının daha 'dualarının karşılığı' olmaya aday olarak. Ki belki de adaylıktan çıkmış asil listeye geçmiş de olabilir. Çünkü Demet Sağıroğlu'ndan ayrıldıktan sonra şimdi de Şebnem Ferah'la görülür olmuş kendisi. İkili 'biz sadece arkadaşız' dese de, ilişkinin romantik atmosferine şahit olanlar çokmuş. Yalnız başta hemen önlemimizi alalım da kalp kırmayalım, ki giriş cümlesi yanlış anlamaya yer verecekmiş gibi duruyor: Bu bir Tuna'ya çakma yazısı değildir! Çünkü Kiremitçi de en az, pek çok kadına takılmak üzere cebinde sultan taçlarıyla dolaşan diğer erkekler kadar tehlikeli. Ki ben o adamlara artık kızmıyorum. Artık derken vakti zamanında bu tip adamlarla yolumun kesiştiğini anladınız sanırım. Hayat çömeziydim o zamanlar. O sözünü ettiğim taç kafama yerleştirildiğinde kendimi o şahane adamın tek sultanı ben oldum ve olacağım zannederdim. Keratalar öyle inandırıcıdırlar ki. Gerçi nasıl olmasınlar, onlar aşka aşıklar, kendi estetik anlayışlarına uygun tüm kadın milletine hayranlar ve o sırada gerçekten rol yapmıyorlar. Şimdi bu tip erkeklerden kazığı yemiş hemcinslerim bana kızacak ama inanın adamlar gerçekten tüm duygularında çok samimiler. Yani o sırada... Yani size karşı ve o sıralarda. Ama işte gönüllerinde doymak bilmeyen, doymaya da gönlü olmayan aç bir kurt var. Gönül çelen kurdu. 'Dur bakalım aslanım, daha tanıyacak çok kadın, bizim de cebimizde evelallah dağıtılacak daha çok taç var,' diyen. Aslında her kadının, sonu ağır bir travmayla da noktalansa, böyleleriyle bir aşk yaşamasını isterim. Sonları, Boğaz'ın serin sularına bir çuval içinde atılmak da olsa, o sultanlığı bir kez olsun tatmalarını. Yani kıtipiyoz bir adamla ömür boyu renksiz sevişmelere katlanmaktansa ateşi elinde gezen bir Hephaistos'la karşılaşmalarını. O Hephaistos ki ateş tanrısıdır ve Hera'nın oğlu, Aphrodite'in eşidir. Diğer tanrılardan farkı tipi kayık ve sakattır. Ve fakat ince ruhlu, zarif, sanatçı ve de zanaatçı bir varlıktır. Bu yüzden tanrı kısmı bir tarafa, insanların gönlünü fethetmekte de ustadır. Bizim Hephaistos'lar da öyledir işte. Ağızları çok iyi laf yapar, kadınını sürprizlere boğar, beraber olduğu kişiye 'Allah'ım bana rüyalarımın karşılığını verdiğin için şükürler olsun,' duaları ettirir. Sultanını başının üzerinde taşır, göklere uçurur. Ama işte o uçuruşlardan birinde havaya attığı kadınını tutmayı unutur, sultan tepe üstü kayalara çakılır. Çünkü adamın içindeki gönül çelen kurdu artık yeni bir kalp kemirmek üzere hazırdır. Valizler toplanır, ev boşaltılır, kadının geceleri arada uyanıp uyanıp okşadığı başın durduğu yastık boş kalır. Böyle bir kadın uzun süre kafasında yan gelmiş tacıyla şaşkın şaşkın dolaşır. 'Eeee hani ben en birinciydim!' Ohooo dur bakalım güzelim. Senden öncekileri bir düşün ve senden sonrakilere acı bence. Oturup da gözyaşı dökmek yerine. Çünkü o Hephaistos ki, tanrıdır, güçlüdür, ateşi her daim körüklüdür, yaratıcıdır, zariftir, incedir, gönlü, sofrası zengindir. Ama işte bir o kadar da eksiktir, sakattır. Kapatmaya çalıştığı boşluğun harcını kadınlarından oluşturur. Ve onlar için asla 'harç bitti yapı paydos' yoktur!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA