Bir insana şöyle içten, gürültülü, gözyaşartan cinsten kahkaha attıran kişilerin sevap hanesine okkalı bir çentik atıldığına inanırım. Eğer benim bu inancım yukarıda da kabul görüyorsa, Özge Uzun isimli spiker-sunucu arkadaş (tam çözemedim) an itibarıyla cennetin kapılarını zorlamakta. Bizi güldürdü ya Allah da onu güldürsün. Benim bu arkadaşla televizyon aracılığıyla tanışmam geçen hafta sonu oldu. Çünkü bir sohbet programında kendisi ve pek övündüğü belli bacakları konuktu. Ve kendisiyle konuşulan konu da bacaklarıydı zaten. O sırada sere serpe kameraya uzattığı bacakları da adeta "Pehlivannnn pehlivannnn...'' diye bağırmaktaydı. İkinci rastlaşmamızda ise kendisinin sunduğu bir programda Serdar Turgut'u ağırlıyordu ve Turgut'a ilk sorusu, "Sizi gidi siziiii..." tonlamasıyla; "Siz ne istiyorsunuz benim bacaklarımdan?" şeklinde geldi. Ben sohbetin sonrasında kendilerine eşlik edemedim, yüreğim kaldırmadı, başka kanala geçtim. Ama anladığım kadarıyla bu ara Özge Uzun isimli bir kişi, televizyonda bacaklarıyla beraber program sunmaktaydı ve son derece popülerdi. Bu isimle üçüncü karşılaşmamsa, az önce okuduğum haberde oldu ve buradan açıklıyorum. Bundan sonra hiçbir programını kaçırmama kararı aldım. Sunucumuz kafayı bacaklarına taktığı ve "Bende bu sonradan çıkmalar ve bu açılım olduktan sonra maçı her türlü götürürüm," mantığında olduğundan, programına ve konuklarına hazırlanma konusunda biraz işi baştan savmış anlaşılan.

ISSIZ ADAMA ŞOK SORU
Şimdi sahneyi düşünün. Son yıllların popüler oyuncusu Cemal Hünal konuk olmuş. Özge kardeşimiz her zamanki gibi 'pehlivanlarını' salmış yine ortalığa, tatlı tatlı sorularını soruyor. Ve konu Hünal'ın koleksiyon merakına geliyor. Özge de bombayı tam bu sırada patlatıyor: "Sizin mızrak ve 'balata' koleksiyonunuz olduğunu öğrendik." Hünal: ???? Özge (yapacağı sürprizden dolayı gözleri cin Ali gibi parlayarak) : "Şimdi bizim de size bir sürprizimiz varrrr..." diyor ve siz deyin alacalı beygir kuyrrrruğu, ben diyeyim çurnik kadar bir fren balatasını saklandığı yerden çıkarıveriyor. (Çurnik: Eskiden tuz taşıyan büyük kayıklara verilen ad ve nerden aklıma geldi, hiçbir fikrim yok.) Cemal Hünal sükûnetini muhafaza edip kibarca "Birileri sizi yanıltmış sanırım, ben balata değil balta koleksiyonu yapıyorum," diyor ve ekran başındakilerde film tamamen kopuyor. Ahaha! İzin verin bir süre daha gülüp yazıya öyle devam edebileceğimmmm. .......... Offf neyse. Çok güldük. Allah ağlatmasın... Eh, be birader, hayatında bir baltaya sap olamamışları orasını burasını açtı diye ekrana getirirseniz işte böyle baltalıklarla elaleme madara olursunuz tabii... Ve de a benim güzel kardeşim... Belli ki çalıştığın kurumda birileri seni fena kafaya almış. Peki sen 'mızrak'tan da mı uyanmadın? Hiç mi çağrışım yapmadı beyinciğinde, soğancığında. "Bu balata olur mu yahu ne alaka, olsa olsa baltadır," demek beyin kıvrımlarını bu kadar mı zorlayıcı bir çıkarım olurdu? Hadi neyse napalım olmuş bir kere. Bunca insanı neşelendirdin ya, o da bir şey. Allah da senden razı olsun.