-Daum Türkiye'yi çözdü. Fenerbahçeliler için en önemli şeyin Galatasaray'ı yenmek olduğunu çoktan öğrendi. Şampiyonluğu kazandığında kaymaklı ekmek kadayıfı muamelesi göreceğini de biliyor. Bu nedenle Avrupa'da başarıyı hedeflemez. Yereldir. Dolayısıyla, 'kurt hoca' olduğu tartışmalıdır ama 'tilki' olduğu kesindir. Baykal da, Daum gibi. Muhalefet ona yeter. İktidar korkusu vardır. Oy oranını bir-iki puan artırırsa Ergenekon'da dağı delen Türk havasında dolaşır. Daum gibi gidip gidip gelmesini becerir. -Daum; bir Piontek, bir Derwall değildir. 'Sistem kurayım, iyi futbol oynatayım, gençleri değerlendireyim, futbola katkım olsun' gibi dertleri yoktur. Baykal da öyledir. Dünyada olup bitenle ilgilenmez. 'Zinde güçler' bedavadan penaltı verir mi; ofsayttan gole göz yumar mı diye bekler. Felsefesini sorun çözmeme üzerine kurmuştur. "Kürt açılımı", "olmaz." "Ermeni açılımı"; "olmaz." "12 Eylül darbe anayasası değişsin", "olmaz." "MGK'ya gel", "Soğuğum." Bu ne soğukluk!.. Sanırsın, kutuplardan kopan buz parçaları Baykal'ın vücuduna nüfuz ediyor. Hukuk sistemimizin ayaklar altına alındığını söylüyor. 3 bin Kürt köyü yakılırken neredeydin? 12 yaşındaki Ceylan'ın vücudu parçalandığında hukuku hatırladın mı? Hukuk her zaman her şeyi çözmeye yetmez. Yasalar başka, meşruiyet başka şey. Dağdan inen 34 kişiyi 50 bin kişinin karşılaması bile sorunun yan pasla çözülmeyeceğini göstermiyor mu?