Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Ağca'dan Dağlıca'ya kahramanlık hikâyeleri

Çıplaklık . Bir kitap adı. Yazarı Hans Peter Duerr. Kitapta Duerr, utanç duygusunun modernliğin bir yan ürünü gibi görülmesine karşı çıkar. Çünkü Duerr'e göre, "kendi çıplaklığından utanmak insanın özünde vardır..." Duerr bu varsayımı doğrulamak üzere, bir gazetecinin çıplaklar kampı hakkında söylediklerini aktarır: "Nüdistlerin vücutları özgür, ama ruhları korseler içinde. Hepsi de yukarıya göğe bakarlar, asla aşağılara bakamazlar." Umarım utanma duygusu insanın doğasında vardır ve sadece bedenle sınırlı değildir. Çünkü Türkiye de, çıplaklar kampında aşağıya değil sürekli göğe ve yukarıya bakan bir insan gibi. Bir türlü aşağıya bakamıyor, gerçeklerle yüzleşmeye cesareti yok. Sürekli yukarı bakar gibi yapıyor. Yani kıçı açık, kuyruğu dik! Ama ruhu korseler içinde.

ÜÇ OLAY, İKİ BENZERLİK
Neden mi? Bu hafta "Top 10" listesinde ilk üçe giren 'ruhsal korselerimize' bakalım. Önce büyük bir senaryonun katili olan Ağca, 'kahraman' gibi karşılandı. Daha sonra askeri savcının kendi 'senaryosuna' göre müebbet istediği ancak mahkemenin 1-2.5 yıl arasında cezalar verdiği Dağlıca baskınındaki 8 erle ilgili gerekçeli karar yayınlandı. Çocuklara "ölüp, kahraman olsaydınız" dendi. Peşinden de "Balyoz darbe planı" ve Genelkurmay'ın savunması geldi: "Senaryoydu." Ne kadar çok 'kahraman' ve 'senaryo' sözcüğü geçiyor değil mi? Voltaire, kahramanlara ihtiyaç duyan toplumlara acır. Haklıdır da. Bir yerde kahramanlara ihtiyaç duyuluyorsa orada sorun var demektir. Önemli olan kahramana ihtiyaç duymayan toplumlar yaratmaktır. Ancak geldiğimiz nokta daha da vahim. Artık 'iyi' kahramanlar yaratamıyoruz. Sadece Ağca değil. Hatırlayın: Abdullah Çatlı için "devlet için kurşun sıkan da ölen de kahramandır!" diyen de Tansu Çiller değil miydi? Çatlı ve Susurluk çetesi için sokaklara çıkıp "Türkiye sizinle gurur duyuyor!" diye bağıranlar... Ya Hrant'ın katili Ogün Samast'la polislerin yan yana çektirdikleri 'kahramanlık fotoğrafı'na ne demeli? Rakel Dink: "Bebeklerden katil yaratıyoruz" demişti, artık katillerden kahraman yapma aşamasına geçtik!

İNSANLIĞIN LÜZUMU YOK!
Belki de bu haletiruhiye yüzünden askerdeki yoksul çocuklarının ölüp 'kahraman' olmasını istiyoruz. Bu gerçekleşmediği zaman kızıyoruz. Ceza veriyoruz. Askeri mahkemenin gerekçeli kararındaki cümleler insanın içini ürpertecek türden: "Şartlar ne olursa olsun, askerlerin şahsi tehlike korkusunu yenerek teslim olmamaları gerektiği açıktır. Bu tür insani duygular bahane edilerek olaya yaklaşılması durumunda, askerlik mesleği ve dolayısıyla vatan savunmasının yapılamayacağı bir gerçektir..." Yani mahkeme "insanlığın lüzumu" yok diyor. Çocuklara "neden ölmediniz" diye ceza veriyor. Bunu kendi çocuklarına sorabilirler mi? Siz çocuğunuza bu acımasızlığı yapabilir misiniz? Bir mahkeme insan olmanın önemli olmadığını kayıtlara düşüyor. Sadece hukuki değil, ahlaki bir norm yaratıyor. İnsan olmakla ilgilenmemenin sonucu olsa gerek aynı mahkeme, Kürt kökenli er Ramazan Yüce'nin ifadesinde "PKK'lıların Dağlıca'ya baskın yapacağını dinledim, hepsini rapor ettim," sözleriyle de ilgilenmedi. Tabur komutanı Onur Dirik'i 'kapsama alanı' dışında bıraktı. Bu çocukların bir kısmının acemi eğitiminde sadece 20-30 mermi attıktan sonra çatışma ortamına sokulmasının nedenini sorgulamadı. Çünkü bazıları için önemli olan "kurumun yıpranmaması", "önemli olan vatan." Ve "vatan söz konusu ise insan yaşamı teferruat." Ne yazık ki Genelkurmay'ın savunması da aynı 'kurtarıcı, 'kahraman' zihniyetinin devamı. Yazılanların "senaryo" olduğu söyleniyor. Böyle olsa bile kendi halkını "iç düşman" olarak gören, vatanı halkından 'kurtarmaya' çalışan bir ordu olabilir mi? Kabul edelim ki bu kötü bir senaryo. Ve hepsi savaşın dilini taşıyor. Artık düşünmesi gereken şu: 'Kurtarıcılardan' ve 'kahramanlardan' kurtulmuş bir toplumu nasıl yaratacağız? Bunun yolu herkes için daha çok adalet ve özgürlük istemekten geçiyor. Ve belki de utanma duygusu tam da bu noktada işimize yarayabilir. Tersi durumda yolumuz Borges'in Yolları Çatallanan Bahçe'de dediği yere çıkabilir: "İnsanın kendini her gün yeni alçaklıklara terk edeceğini görüyorum şimdiden. Öyle ki sonuçta sadece haydutlarla askerler kalacak geriye..." Siz bunu katiller ve askerler olarak da okuyabilirsiniz.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA